Ülkemiz sanat eserleri mezarlığıdır ve bizler vandalizmin gölgesinde, vurdumduymazlığın nezdinde yok olan sanat eserlerinin yasını tutuyoruz. Bu yazıda Gencay Kasapçı’nın Mersin’de yok olan bir eserini hatırlatacağım. Kasapçı, çeşitli sergiler, kurumlarla işbirliği ve kamusal alandaki eserleriyle öne çıkan bir sanatçı. Kamusal alanlarda bulunan eserlerinden biri de Mersin’deki Portakal Ağacı isimli heykelidir.
Son yılların en çok tartışılan konularından biri kent belleğidir. İnsanlar, meslekler, pastaneler, restoranlar, eczaneler, sinemalar, caddeler, tarihi yapılar ve daha sayabileceğimiz birçok unsur, kent belleğinin önemli ögeleridir. Bu ögelerden biri ise sanat eserleridir. Heykeller, seramik panolar, duvar resimleri, mozaikler… İnsanların hafızalarında yer eden, kenti kent yapan sanat eserleri ne yazık ki her zaman korunamıyor.
Ülkemiz sanat eserleri mezarlığıdır ve bizler vandalizmin gölgesinde, vurdumduymazlığın nezdinde yok olan sanat eserlerinin yasını tutuyoruz. Ankara’da Kuzgun Acar’ın rölyefi, İstanbul’da Nusret Suman’ın, Bihrat Mavitan’ın, Kamil Sonad’ın heykelleri, Gaziantep’te bakımsızlıktan dolayı yok olan duvar resimleri… Kentleri, sanatçıları ve eserleri çoğaltmak ne yazık ki mümkün.
Bu yazıda Gencay Kasapçı’nın Mersin’de yok olan bir eserini hatırlatmak istedim. Öncelikle sanatçıyı kısaca tanıyacak olursak Kasapçı, ülkemizin önemli isimlerinden biridir. 1933’te Ankara’da dünyaya gelen sanatçı, 1950 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisini kazanır. 1954’te Cemal Tollu Atölyesinden mezun olur, ardından doğduğu kent, Ankara’ya döner ve 1957’de Sanat Severler Derneğinde ilk kişisel sergisini açar. Aynı yıl Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesinin Arkeoloji Bölümünü kazanır.
ÜLKEMİZİN İLK ZERO SANATÇILARINDAN
Kasapçı’nın sanat hayatındaki en önemli dönüm noktalarından biri 1959’da İtalyan Hükümeti’nden kazandığı burstur. Bu burs sayesinde Floransa Akademisinde öğrenci olma fırsatını yakalayan sanatçı, fresk ve mozaik eğitimi üzerine yoğunlaşır. Gencay Kasapçı, 1960’ta Roma’ya yerleşerek kendi atölyesini açar ve aynı yıl Fondazione Ernesto Besso’da kişisel sergisiyle sanatseverlerin karşısına çıkar. İtalya’daki süreci sanatçının farklı isimlerle tanışmasına ve çalışmasına olanak sağlar. Mondadori ve Vallecchi gibi yayınevlerinin kitaplarını resimler.
1960’larda sanatçının İtalya’da oldukça etkin olduğu görülür. Bu dönem hem çeşitli yarışmalarda dereceye girer hem de farklı kentlerde düzenlenen karma sergilere katılır. Avrupa’nın çok kültürlü ve çok sesli sanat ortamı Gencay Kasapçı’nın farklı sanat anlayışlarına yönelmesinin önünü açar ve Zero Grubu’yla tanışır. Birlikte çeşitli işler yapan ressam, ülkemizin ilk Zero sanatçılarından biri olur.
1966’da Türkiye’ye dönen Kasapçı, birçok önemli işe imza atar. Çeşitli sergiler, kurumlarla iş birliği ve kamusal alandaki eserleriyle öne çıkar. Kamusal alanlarda bulunan eserlerinden biri de Mersin’deki Portakal Ağacı isimli heykelidir.
Portakal Ağacı heykeli, 1994 yılında Kültür Bakanlığının siparişi üzerine hazırlanır. Mersin’in kent merkezine konulan heykel, şehrin geçmişi ve gelişimiyle organik bir bağ içerisindedir. Beton zemin üzerine yarım daire formunda seramiklerin eklenmesiyle oluşan eser, çarpık kentleşme ve yok olan portakal bahçelerine bir göndermedir.
MERSİN’İ ANLATAN HEYKEL
Gencay Kasapçı’nın kızı Yasemin Devrimci’nin gönderdiği eski bir mektubun detayı oldukça önemlidir. Kasapçı söz konusu heykeli şu şekilde tanımlar: “Portakal Ağacı heykelimin, beton zemini yeşil mermer parçacıkları kullanarak yapmıştım. Bu nedenle yağmur sonrası ağacın yeşilini, diğer zamanlarda gözlenen gri ton ise gittikçe betonlaşan Mersin’i temsil eder. Üzerindeki turuncu yuvarlaklar ile değişik boyut ve tonları ise portakalları…”
ÇARPIK KENTLEŞMEYE KARŞI
Mersin’in kentsel dönüşümüne ve özellikle de çarpık kentleşmesine 1980’lerde tanık olan Kasapçı’nın 1994’te Portakal Ağacı heykeli ile tepki göstermesi ve sanatçı duyarlılığıyla bunu eserine yansıtması, hem sanat dünyası için hem de kent belliği açısından önemlidir.
Heykelin kent merkezinde yer almasına rağmen korunamaması, vandal saldırılara maruz kalması ve kentin çeşitli kurumları tarafından göz ardı edilmesi Mersin için tam anlamıyla bir trajedidir. Bazı kişiler tarafından, esere taş atılarak portakalı simgeleyen seramik detayların parçalandığı ve yerinden söküldüğü, birçok Mersinlinin hafızasında yer etmiştir. Gencay Kasapçı söz konusu durumu dönemin yetkililerine iletmiş olmasına rağmen tam anlamıyla bir vurdumduymazlıkla karşılaşır. Bunun üzerine heykele bir pankart asar ve duygularını dile getirir. Bugün aile arşivindeki bir fotoğraf sayesinde erişebildiğimiz bu bilgiler oldukça değerlidir. Pankartta, “Sevgili Mersinliler, bu eserimle size güzel Mersin’in yeşil narenciye bitki örtüsünün zamanla yok edilmesini ve yerine beton blokların oluşmasını sembolize ederek sunmak istedim. Bu eser sizindir, lütfen koruyun” yazılıdır.
YANLIŞ UYGULAMALAR VE YOK OLMA SÜRECİ
Gencay Kasapçı’nın eserin peşini bırakmadığı, sık sık belediye ve valilikle iletişime geçtiği bilinir. 2009 yılında restore edilmesi düşüncesiyle yerinden sökülen heykel için tam anlamıyla bir yok olma serüveni de başlar. Bu tarihten sonra ilk olarak sanatçıdan habersiz eser restore edilmeye çalışılır. Ancak yanlış uygulamalarla heykel daha çok tahrip olur ve depoya kaldırılır. Depoya kaldırılan Portakal Ağacı heykelinin ne yazık ki akıbeti hakkında hiçbir bilgiye sahip değiliz. Eser, depoya kaldırıldıktan sonra tamamen kaybolur. Zaman zaman gündeme gelen heykel üzerine belediye, soruşturma yaptığını söylemesine rağmen bu soruşturmaların bir sonuca ulaşmadığına da defalarca şahit olduk.
YOK OLSADA KENT BELLEĞİNDE YERİNİ ALDI
Yazının başında kent belleği demiştik. Bugün yok olan Portakal Ağacı heykeli Mersin için önemli bir bellekti. Bir yandan kentin portakal bahçelerinden çarpık kentleşmeye doğru ilerleyen süreci gözler önüne serilirken diğer yandan ‘90’lar Türkiye’sinde kent ve kamusal sanat ilişkisinin bir belgesi niteliğindedir. Birçok insanın hafızasında yer eden bu heykelin yok olması ise kurumların en büyük ayıplarındandır.
Bu yazıda bir kez daha olsa Gencay Kasapçı’yı ve Portakal Ağacı heykelini anmak istedim. Heykel artık kentte olmasa da kentlilerin hafızasında yaşamaya devam etmektedir. Belleğimizde yaşayan bu eseri yazıyla ve fotoğraflarla gelecek kuşağa taşımış olalım.