Cam, boya, plastik, neon ve buz gibi pek çok malzeme ile çalışan, her zaman bunların sınırlarını zorlayarak yeni ve eski teknikleri araştırıp cam işçiliğinin güzel sanatlar olarak geliştirilmesinde avangardın öncülüğünü yapan Chihuly, cam hakkında düşünme biçimimizi değiştirdi.
YAZI: SERRA AKINCI
1941 doğumlu Dale Chihuly, Tacoma, Washington’da, annesinin açelya ve orman gülleri ile çevrili bahçesinde doğayla iç içe büyür. Renklere olan hayranlığı da büyük olasılıkla, annesinin bereketli çiçek bahçesine ve ağabeyiyle birlikte izlediği muhteşem gün batımlarına dair canlı çocukluk anılarından kaynaklanır.
Misket oynayarak, model uçak yaparak, National Geographic dergileri toplayarak, araba yıkayarak, gazete dağıtarak geçen çocukluğun ardından gençliği, abisinin bir donanma uçuşu kazasında, ardından babasının da kalp krizinden ölümü ile parçalanır.
CAM PARÇALARINI ÖRMEK
Chihuly, annesinin ısrarı üzerine Puget Sound Üniversitesine yazılır ve ilk yıl bir dokuma kursu alır. Daha sonra, iç tasarım ve mimarlık okumak üzere Washington Üniversitesine transfer olur ve burada iç tasarım okurken camla tanışır. 1962’de çalışmalarına ara verir ve sanata odaklanmak için Floransa’ya gider. İtalyanca konuşamadığı için hayal kırıklığına uğrayarak Orta Doğu’ya doğru yola çıkar. İsrail’in Negev Çölü’nde bir kibutzda çalışır.
Washington Üniversitesine dönüşünde Hope Foote ile Warren Hill’in yanında çalışır. Doris Brockway’in dokuma dersinde, cam parçalarını dokuma duvar halılarına dahil etme denemelerine başlar. “Cam parçalarını bir araya getirerek başladım ve ardından cam parçalarını halılar halinde örmeye başladım.” Cam ve elyafın yenilikçi kullanımı nedeniyle 1964’te Seattle Dokumacılar Birliği Ödülü’nü kazanır. 1965’te Washington Üniversitesinden iç dekorasyon alanında lisans derecesini alır. Bodrum katındaki stüdyosunda, vitray camını eritip metal bir boru kullanarak ilk cam balonunu üfler. “Bir gece fırınlarımdan birinde birkaç kilo vitray camını erittim ve bodrumda bulduğum çelik bir boruyu içine batırdım. Borunun içine üfledim ve bir cam kabarcığı belirdi. Daha önce hiç cam üfleme görmemiştim. Benim buna olan hayranlığım, muhtemelen o gece kazara o süreci keşfetmemden kaynaklanıyor. O andan itibaren cam hakkında öğrenebileceğim her şeyi öğrenme konusunda takıntılı hale geldim.” Seattle’daki büyük bir mimarlık firmasında tasarımcı olarak çalışmaya başlar. Amerikan İç Mimarlar Enstitüsünün en yüksek ödülleriyle ödüllendirilir ancak çok geçmeden büyük bir firmada çalışmanın ona göre olmadığını anlar.
ÜNİVERSİTEDE TAM BURSLU CAM ÜFLEME PROGRAMI
Bu dönemde cam üzerine çalışmaya devam eder ve ülkedeki ilk cam programının Wisconsin Üniversitesinde olduğunu keşfeder. Orada okumaya karar verir ve yüksek lisans eğitimi için para kazanmak amacıyla altı ay boyunca ticari balıkçı olarak çalışmaya Alaska’ya gider. 1966 yılında da Wisconsin Üniversitesinde tam burslu olarak cam üfleme programına başlar. 1967’de heykel alanında yüksek lisansını aldıktan sonra Expo ‘67 için Montreal’i ziyaret eder, Çekoslovak pavyonundaki Stanislav Libensk ve eşi Jaroslava Brychtová’nın mimari cam çalışmalarından ilham alır. Dönüşünde Rhode Island Tasarım Okuluna (RISD) kaydolur ve neon, argon, üfleme cam kullanarak çevresel çalışmaları araştırmaya başlar. RISD’de ders veren sanatçı Italo Scanga ile tanışır ve ikisi ömür boyu sürecek bir dostluk kurarlar. Cam çalışmaları nedeniyle Louis Comfort Tiffany Vakfı Bursu ile ödüllendirilir. RISD’den Güzel Sanatlar Yüksek Lisansı’nı alır. Art arda dört yazın ilkini Deer Isle, Maine’deki Haystack Dağı El Sanatları Okulunda ders vererek geçirir. Direktörü Fran Merritt, arkadaşı ve akıl hocası olur.
Sene başında verilen Fulbright Bursu ise Chihuly’nin Avrupa’da çalışmasına ve eğitim görmesine olanak tanır. Paolo Venini’nin damadı mimar Ludovico de Santillana’nın davetini kabul eder ve Murano adasındaki meşhur Venini fabrikasında çalışan ilk Amerikalı cam üfleyici olur. Burada cam üfleme konusunda ekip metodolojisini gözlemler ve bugün de o yöntemle çalışmaktadır. RISD’de cam programını kurar ve on bir yıl boyunca tam zamanlı ders verir.
PILCHUCK CAM OKULU
1970’te Chihuly ve arkadaşları ABD’nin Kamboçya’daki saldırısını protesto etmek için RISD’i kapatırken orada öğrenci olan John Landon ile Haystack Mountain Crafts School’dan ilham alarak Kuzeybatı Pasifik’te alternatif bir okul için fikirler geliştirirler. 1971’de de Seattle’ın kuzeyinde, sanatsever Anne Gould Hauberg ve John Hauberg’e ait bir ağaç çiftliğinde Pilchuck Cam Okulu deneyi başlatılır. Pilchuck Cam Okulu büyüyecek ve dünyanın her yerinden cam sanatçıları üzerinde derin etkisi olan bir kurum olacaktır.
Chihuly’nin okuldaki ilk çevre çalışması olan Pilchuck Pond Installation, o yaz yapılır. O sene sonbaharda ise RISD’de James Carpenter’la birlikte daha sonraki çevresel çalışmalarına öncülük edecek olan 20.000 Pounds of Ice and Neon, Glass Forest #1 ve Glass Forest #2 adlı eserleri yapar.
Santa Fe’deki Amerikan Kızılderili Sanatları Enstitüsü için bir cam dükkanı inşa eder. O zamanlar Steuben Glass’ın başkanı olan Thomas Buechner ile Avrupa cam merkezlerini gezer. Bir teknik geliştirmek için James Carpenter ve Pilchuck’taki bir grup öğrenciyle birlikte cam iplik çizimlerini alıp bunları daha büyük cam parçalarına dahil edecek bir teknik üzerinde çalışır.
Chihuly’nin yolculuğu engelsiz olmaz, 1976 yılında İngiltere’den İrlanda’ya giderken geçirdiği bir trafik kazası sonrası sol gözünü kaybeder, suratına 256 dikiş atılır, sağ ayak bileği ve ayağında kalıcı hasar oluşur. Sadece üç yıl sonra ise, bir vücut sörfü kazasında omzunu çıkarır. Fiziksel olarak böylesine zorlayıcı bir ortamda Chihuly, cam üfleme işlemi sırasında şekillendirme ve aktarma işlerinin çoğunu yapan cam teknisyeni olan “gaffer” rolünden feragat eder.
DANSÇIDAN ÇOK BİR KOREOGRAF
Ustalık görevinden ayrılması, Chihuly’nin işinin ölçeğini veya kapsamını hiçbir şekilde sınırlamasına neden olmaz, sonuç tam tersi olur: “Başka bir ustaya ‘çubuğunu devrettiğinde’ süreci daha iyi görebildiğini ve süreç üzerinde daha fazla kontrole sahip olduğunu” fark eder. Bir röportajında kendisini “dansçıdan çok koreograf, katılımcıdan çok süpervizör, oyuncudan çok yönetmen” diye tanımlar. Uzman bir ekibin desteğiyle, renk ve biçim keşifleri hiçbir engelle karşılaşmadan devam eder; odak noktası küçük heykellerden daha büyük dış mekan enstalasyonlarına ve tamamen camdan yapılmış yaşam alanları yarattığı geniş çevresel sergilere doğru gelişir.
Aralarında 1970’lerdeki Cylinders and Baskets’in de bulunduğu bir düzineden fazla tanınmış eser dizisi yaratır; 1980’lerde Seaforms, Macchia, Persians ve Venetians; 1990’larda Niijima Floats ve Chandeliers; 2000’li yıllarda Fiori…
1986’da Paris’teki Musée des Arts Décoratifs, Palais du Louvre’da “Dale Chihuly Objets de Verre” adlı kişisel sergisiyle onurlandırılır. 1995 yılında başlattığı “Chihuly Over Venice” için Finlandiya, İrlanda ve Meksika’daki cam fabrikalarında heykeller yaratır, ardından bunları Venedik’in kanallarına ve meydanlarına yerleştirir. Aralarında National Endowment for the Arts’ın iki bursu ve on üç fahri doktoranın da bulunduğu pek çok ödülün sahibi olur.
Londra’daki Victoria & Albert Müzesi, Salt Lake City’deki 2002 Olimpiyat Oyunları, Japonya’daki Toyama Cam Sanatı Müzesi ve Boston Güzel Sanatlar Müzesi gibi çeşitli mekanlar için enstalasyonlar yaratır.
SANAT İLE ZANAAT ARASINDAKİ AYRIMIN KALKMASI
Cam ustası, öğretmen, iş ortağı, yenilikçi, takım lideri, koleksiyoner gibi birden fazla şapkası olan, tekstilden neona kadar çeşitli malzemelerle ve geleneksel olmayan yöntemlerle deneyler yapan, renk aşığı, vizyoner, stilistik değişimleri takip eden, önceki başarıların varyasyonlarını ve süslemelerini beklenmedik ve daha cesur uçlara iten Chihuly’nin çalışmaları, kullanışlı ürün ile sanat, sanat ile zanaat, güzellik ile işlev arasındaki ayrımları anlamsız kılar.
Karşılaştığı hiçbir zorluğun yıldıramadığı, hayalindeki vizyona tüm enerjisiyle ilerleyen bu değerli sanatçının eserlerindeki rengarenk enerjinin hepimize geçmesi dileğiyle…