Aralık2 , 2024

Bihrat Mavitan’ın düş yolcuları

İlgili Yazılar

Çağdaş sanatta nefes alanı: K2 Güncel Sanat Merkezi

K2 Güncel Sanat Merkezi, Avrupa Birliğinden Mardin’e, Çanakkale’den Hatay’a...

“Çağdaş sanatı anlamak, eleştirel düşünme becerilerini geliştirir”

Sanat danışmanı, sanat yazarı, sergi küratörü ve sanat eğitmeni...

“Çağdaş sanatçı, toplumun teorisyenidir”

İran asıllı çağdaş minyatür sanatçısı Arya Kamalı, İzmir’de kendi...

Sinema dünyasının ortasında Kalkütalı bir komple sanatçı

Sinemayla dopdolu yirmili yaşlarım geri gelmese de eski...

Türkiye’de Çağdaş Sanat Müzeleri: Bir düşün gerçekleşmesi…

Osmanlı Dönemi’nden beri hayali kurulan modern-çağdaş sanat müzesi, Cumhuriyet...

PAYLAŞMAK GÜZELDİR!

Galeri Selvin’deki Bihrat Mavitan heykel sergisi, kentin hareketli kültür sanat yaşamında izleyicisine bir düş dünyasının katmanları arasında gezinme fırsatı sunarken sanatseverleri sınırsızlığın güvenli sularına çağırıyordu.

YAZI: DR. NESLİHAN UÇAR KARTOĞLU

İstanbul’un en güzel kıyı semtlerinden biri olan Arnavutköy’de sanatseverler için tatlı bir durak noktası olan Galeri Selvin, 13 Aralık 2023-6 Ocak 2024 arasında Kuzguncuklu sanatçı Bihrat Mavitan’ın heykellerini ağırladı.
Girit kökenli sanatçı Mavitan, 1948 yılında İzmir’de doğmuş. 1968’de bugünün Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olan İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde öğrenim görmeye başlamış. 1973 yılında Sadi Çalık Atölyesinden mezun olmuş. Sanatçının heykel ile tanışıklığı Akademideki öğrencilik sürecinde başlamış ancak resim sanatına olan merakı ve tutkusu daha erken yıllara uzanıyor.


Resim yapmayı seven bir heykeltıraş olarak var olan Mavitan; çalışkan, üretken ve düş dünyasını, tüm köşe bucak noktalarına dek bir hikaye anlatıcısı gibi eserlerine ustalıkla ve keyifle aktaran bir sanatçı olarak tanınmış.
1975 ve 1977 arasında Akademiye bağlı olan Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek Okulunda, 1977 ve 1984 arasında ise Temel Sanat ve Bilimler Bölümünde asistan olarak görev yapan Mavitan, okul idaresinin sakalını kesmesi talebi üzerine 1984 yılında görevinden ayrılmış. Sanatçının asıl yolculuğu ise bu şekilde başlamış.
İlk sergisini Darüşşafaka Sanat Galerisinde açan Mavitan’ın bugün kayda geçen 50’yi aşkın kişisel sergisi bulunuyor. Akademiyle yolları ayrıldıktan sonra kendini sanat yapıtı üretmeye adayan sanatçının, İstanbul, Ankara, İzmir ve Bodrum gibi Türkiye’nin çeşitli yerlerinde çok sayıda sergisi açılmış.

Sanatçının heykellerinin en ünlülerinden biri, İstanbul’da Kadıköy Evlendirme Dairesinin bahçesinde yer alan, gelin ve damadı temsil eden kırmızı ve siyah renklerden oluşan metal heykel.

Finlandiya, Almanya ve Romanya gibi yabancı memleketlerde de eserleri sergilenen Mavitan’ın Türkiye’nin çeşitli illerindeki kamusal alanlarda da heykelleri bulunuyor. Bu heykellerin en ünlülerinden biri ise İstanbul’da Kadıköy Evlendirme Dairesinin bahçesinde yer alan, gelin ve damadı temsil eden, kırmızı ve siyah renklerden oluşan metal heykel. Gelin ve damadı karikatürize eden son derece neşeli ve bir o kadar zarif bir yapı sunan bu heykel, bulunduğu kamusal alanın kimliğine de anlamlı bir katkı sunuyor.
Mavitan, bu büyük boyutlu heykellerinden daha küçük boyutlu heykellerine dek, özgün üslubunu tutarlı bir şekilde taşımayı sürdürmüş ve sanatsal bakışını incelikli bir bağlam ile aktarmış ender sanatçılardan biri.

CESUR YAKLAŞIM, FARKLI ÇİZGİLER

Sanatçının Galeri Selvin’deki heykel sergisi de farklı tekniklerle ve farklı malzemelerle üretilmiş, ağırlıkla küçük boyutlu örnekleri kapsıyordu ve Mavitan’ın yaklaşımını güçlü bir şekilde izleyiciye aynı tutarlılıkla aktarıyordu.
Bronz, ahşap, deri vb. çeşitli materyalleri kullanan Mavitan, genellikle dekoratif eserler üretiyor. Cesur bir yaklaşımla üzerinde farklı renklere ve çizgilere yer veren sanatçı, bu eylemleriyle özellikle figüratif heykellerine dinamizm bahşediyor. Soyut figüratif bir eğilimin egemen olduğu heykellerinde bakışlar, kıyafet detayları, bazılarında ise ayakkabı ve aksesuar ayrıntıları dikkat çekiyor.
Mavitan’ın benzer yaklaşımla ürettiği hayvan heykelleri de figüratif bağlamda sunduğu heykellerine benzer şekilde, devingen ve hareket halinde bir varlık izlenimi yaratıyor. Bazı hayvan heykellerine bakıldığında hangi hayvanı temsil ettiği daha açık iken bazıları farklı çağrışımlar bırakıyor. Ancak bu heykellerin bir kısmının en dikkat çekici yönü, özellikle bacaklar bedene monte edilmişçesine bir betimlemeyle inşa edildikleri için tıpkı bir kukla gibi hareketliymiş izlenimi yaratması. Sanki izleyici heykele dokunsa söz konusu parçalar yerlerinde rahatlıkla oynayabilecek…
Sergi çerçevesinde bazı heykeller kendine ait kaidelerle sunulurken bazı heykellerde sanatçının kaide kullanmadığı gözlemleniyordu. Yine sergilemede heykellerinin bir kısmının grup halinde bir kısmının ise tek başına sunulması dikkat çekiciydi. Her biri sanatçının düş dünyasından çıkıp yayılmışçasına galeriye dağılan eserlerin derli toplu ve birbirini tamamlar şekilde sergilenmesi, heykellerin alanla ilişkisini dengeliyor.

EŞ ZAMANLI FORMLAR, DOKULAR

Ağırlıkla bronz eserlerin bulunduğu Mavitan sergisinde, sanatçının deriden ürettiği heykeller de vardı. Sanatçının deriyi kullanımı hem çok zengin hem de çok sade bir yaklaşım içinde ikili bir yapı taşıyor. Örneğin iki ayrı başı yan yana sunan çalışmasında deri, malzeme olarak kıvrımlarla kendini hissettirirken başların bitiminde boyna doğru inen bölümler adeta ahşap gibi deriye nazaran daha sert bir materyalin varlığını hissettiriyor. Yine benzer şekilde galerinin daha niş bir alanında sergilenen kanımca bir boğayı temsil eden büyük bedenli, sert ve ince boynuzlu, dizden altı kırmızı ve ince kuyruklu heykeli eş zamanlı olacak şekilde yumuşak ve sert yapılı bir form duygusu bırakıyor.
Bu sergide sanatçının, galeri duvarlarına yerleşen serileri de dikkat çekiciydi. Genellikle bu portreler stilize edilmiş, üzerinde renk uygulamaları olan kırmızı yanaklı kadın yüzlerini temsil ediyor. Farklı renk yoğunluklarının egemen olduğu serilerin bazılarında birlikte erkek-kadın temsillerine de rastlanıyor.

“PEŞİNDEN KOŞTUĞUM EN ÖNEMLİ DEĞER…”

Mavitan’ın kamusal alanlarda yer alan heykelleri, bu sergide izlenen küçük heykelleri, portreleri ve diğer ufak objeleri yani tüm eserleri, boyutları ve türleri ne olursa olsun sanatçının özgün üslubunu temsil ediyor. Her biri Mavitan’ın elinden çıktığını ayan beyan belli ediyor. Geçmiş yıllarda kendisiyle yapılan bir söyleşide konu “tarz ve üsluba” geldiğinde sanatçı bu bağlamda şu ifadeleri kullanmış:
“Benim peşinden koştuğum en önemli değer; tarz, üslup ya da imzadır. Benim eserimi gören birisi, ‘Bu Bihrat Mavitan’ın eseri’ diyebilir. Tarzın önemine çok inanıyorum. Heykeltıraşın çalışmak zorunda olduğu maketler vardır. Boyu üç santim olan eserlerden yüzlerce yaptıysanız çıkan sonuç sizi şaşırtmaz. Çünkü bütün eserlerinizin üzerinde çalışmış, hepsinden birer kez demlenmişsinizdir. Bu çalışma biçimi, sanatçının tarz yaratmasını sağlar. Bu da sanatçının kendisine verdiği ödüldür.”
Mavitan’ın özgün tarzının evreninde yer alan tüm eserler, ellerinden çıktıkları sanatçının geniş düş ve düşünce evrenini aktarır. Dekoratif olmalarının ötesinde hem Doğu hem de Batı mitolojisine, kadim öykülere, efsanelere, söylencelere ve hatta ezoterik olarak değerlendirilebilecek anlatılara uzanan hikâyeler ve kimlikler taşır. Dolayısıyla soyut bir dünyanın kahramanlarının, gizlerinin ve öykülerinin ağırlıkla bronza, sonra deriye ve ahşaba işlenmiş halleri izleyicide merak uyandırıcı etkiler yaratıyor.

MERAK DUYGUSUNU KÖRÜKLÜYOR

Sanatçının dili hem çok detaylı ve incelikli hem de küçük boyutlu bir heykelin boyutsal sınırları içindeki net aktarımı ile çok sade. Öte yandan heykel üzerindeki renklerin kullanımı da hem çok abartılı hem de çok dengeli. Ki bu aktarım tarzı, çerçeveler içinde sunulan kabartma portrelerde yer alıyor.
Tüm eserlerin bir başka ortak noktası ise figürlerin stilizasyonunun salt stilizasyondan ibaret olmaması, aynı zamanda karikatürize edilmiş olmalarıdır. Ancak bu karikatürize hal, minimal ölçülerde dengeli ve estetiktir. Özellikle küçük boyutlu fantastik karakterleri sunan heykellerinde böyle bir yaklaşımı gözlemlemek mümkün. Bu nedenle Mavitan ve heykelleri arasındaki ilişki, onları üretme süreci ve onları hem yaşama hem de deneyimleme eylemi, bu sergi izlenimi sırasında derin bir merak yaratıyor.


Kendini bir düş gezgini gibi tanımlayan sanatçı heykel ile ilişkisini ise şöyle anlatıyor: “Sanatımda heykel, bir düşün peşi sıra gelir. Bu düş, bir figürdür. Bu figüre kendimi yakıştırıyorsam da bu figür, kimliksizdir. Benim düşlediğim her kişi oluverir. Bilmedik ya da çok bildik bir mekanda doluşuverirler. Bilmedik veya çok bildik bir mekana doluşuverirler ve o noktada hareket son bulur. Kadrajıyla, kaidesiyle, sunuluşuyla artık benimdir. Yeni figür, yeni mekanını aramak ve yerleşmek için karşıma gelir, hep karşımda dururlar. Hiç ben onların onlar benim arkamıza geçmeyiz, hep yüz yüze bakarız. Hiç ‘keşke’ dedirtmezler bana. Sanatın sanat için olduğuna inanırım. (…) Yaparsam iyi yaparım, kuralına uyarım. Kendi beğenim çalışma ısrarımı oluşturur. Hep bir sonraki heykelimi merak ederim.”
Galeri Selvin’in ev sahipliği yaptığı bu Bihrat Mavitan seçkisi, kentin hareketli kültür sanat yaşamında izleyicisine bir düş dünyasının katmanları arasında gezinmenin ayrıcalıklı fırsatını sunarken bireyin de kendi düş dünyasını anımsamasını sağlamış ve adeta kendini sınırsızlığın güvenli sularına bırakmasını öğütlemiş. Öyle ki bu sergi çerçevesinde Bihrat Mavitan, sadece eserleri gözlemlenen ve incelenen bir sanatçı olmamış, aynı zamanda bir anlatıcı ve bir yaşama ustası olarak var olmuş.

Kaynaklar
• https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/39079
• https://listelist.com/bihrat-mavitan-kimdir/
• Sergi basın bülteni