Sanat danışmanı, sanat yazarı, sergi küratörü ve sanat eğitmeni Feride Çelik’in, Işık Üniversitesi Sanat Bilimi Bölümünde doktora eğitimi sırasında yaptığı araştırmalar, “tablo okumaları”, çevresinde bu alanda bilgisi olmayan pek çok kişinin dikkatini çekmiş. Sanat alanından gelmeyenlerin, eserleri ve dönemleri anlamaya ihtiyaç duyduğunu fark ederek özel dersler vermeye başlayan Çelik, “Çağdaş sanatı anlamak, eleştirel düşünme becerilerini geliştirir” diyor.
RÖPORTAJ: DUYGU ÖZSÜPHANDAĞ YAYMAN
Herkes çağdaş sanatı, modern sanatı anlayabilir mi; dahası, öğrenebilir mi? Çağdaş sanat izleyicilerinin belleğinde pek çok kavram var. Bazen de sanatseverlerden, “Bundan hiçbir şey anlamadım. Sanatçı burada ne demek istiyor?” gibi cümleler duyuyoruz. Ne olup bittiğini anlamak, eserlerin arka planına, hikayelerine bakmak isteyenler, özel eğitimlere katılıyor. Sanat danışmanı, sanat yazarı, sergi küratörü ve sanat eğitmeni Feride Çelik, farklı kurum ve kişilere modern ve çağdaş sanat eğitimi veriyor.
Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü mezuniyetinin ardından Yeditepe Üniversitesi Sanat Yönetimi Bölümünde yüksek lisans, Işık Üniversitesi Sanat Bilimi Bölümünde doktora yapan Çelik, sanat alanından gelmeyen kişilere kurs verme fikrinin doktora eğitimi sırasında geliştiğini anlatıyor: “Sanat eseri çözümleme dersinden çok etkilendim. Sadece bir tablo üzerinden dönemi, sanatçıyı, sanat akımını ve sembolleri incelemenin, yorum yapmanın ne kadar keyif verici olduğunu fark ettim. Bunun üzerine sadece proje ödevi olarak değil, sevdiğim tablolar üzerinden araştırmalar ve okumalar yapmaya başladım. Bu araştırmaları sunum olarak hazırladım. Yetişkinlere farklı dersler veren özel bir sanat kurumu sahibi arkadaşım, bu hazırladığım ‘tablo okumaları’ dersimle çok ilgilendi. Başka kurumlar da benden istekte bulundu. İlerleyen dönemlerde modern sanat tarihi, klasik sanat tarihi ve Türk sanat tarihi dersleri de vermeye başladım” diyor.
“SANAT, HAYATIMIZIN BİR PARÇASI”
Derslerin yanı sıra çeşitli kurumlar, sergi, fuar ve bienallerde sanat danışmanlığı yapması teklifini getirmiş. “Yani bir nevi, sanat teori derslerinin pratiğini talep ettiler” diyen Çelik, böylece müzelerdeki sergileri, bienallerdeki ve fuarlardaki eserleri sanatseverlerle birlikte gezmeye, yaptığı yorumları onlara aktarmaya başlamış. Çelik, “Eğitimlerinizde neyi amaçlıyorsunuz?” sorusunu şöyle yanıtlıyor: “Eğitimlerde sanat hakkında hiçbir bilgisi olmayan ama sanatı öğrenmeye hevesli herkese, modern ve güncel sanatı sevdirmeye, öğretmeye ve anlamlandırmalarına çalışıyorum. Sanatın hayatımızın bir parçası olduğunu kabul etmelerini istiyorum. Ne kadar çok sergi gezer ve farklı sanat eserlerine bakabilirlerse gözlerini de geliştirebileceklerini öğretmeye çalışıyorum.”
Peki, nasıl bir program uyguluyor? Ekimde başlayıp mayıs sonunda sona eren eğitim yılı içinde her dersin süreci değişiyor. Çelik, örneğin iki saatlik tek derste sadece bir tablo üzerinden yorumlamalar yaptığını söylerken modern sanat tarihi, klasik sanat tarihi ya da Türk sanat tarihi derslerinin daha uzun soluklu olduğunu belirtiyor. Kişi ve kurumların haftalık bir ya da iki gün tercihlerine bağlı olarak dersler -yaz tatili arası vererek- iki üç sene sürebiliyor. Çelik, sergi, bienal ya da fuar danışmanlıklarına ise tüm sene boyunca devam ediyor.
Sanatın hangi alanlarında eğitim verdiğini, özellikle üzerinde durduğu dönemler, eserler olup olmadığını merak ediyoruz. Hemen hemen tüm sanat alanları üzerinde, akımlara bağlı olarak durmayı sevdiğini söyleyen Çelik, kursiyerlerin ya da kurumların istediği bir alan ya da eser olduğunda onu daha ayrıntılı anlattığını aktarıyor.
Başta sorduğumuz soruya geri dönüyoruz: Herkes çağdaş sanat eserlerini anlayabilir mi? Bunun, sanatın doğası ve bireysel deneyimlerin çeşitliği nedeniyle karmaşık olabildiğini ancak eğitimlerinde, eserleri herkes tarafından anlaşılır kılmayı amaçladığını söyleyen Çelik, “Elbette sanatsever kişilerin eserle duygusal bağlantı kurabilmesi önemli. Sanatçının da eserini anlaşılır kılmaktaki becerisi önemli. Diğer bir faktör de izleyicinin kültürel ve sosyal arka planıdır. Farklı kültürel ve sosyal geçmişe sahip insanlar, aynı eseri farklı şekillerde yorumlayıp anlayabilir” diyor. Eğitimler sonucunda aldığı geri dönüşleri aktarmasından anlıyoruz ki amacına ulaşıyor: “Geri dönüşler beni motive ediyor, mesleğime daha sıkı bağlanmamı sağlıyor. Sanatı anlamak ve anlamlandırmak, genellikle kursiyerlerin en çok hoşuna giden kısım oluyor. Derslerimle birlikte kendi başlarına bir müzedeki eserleri ya da galerilerdeki sergileri daha bilinçli gezdiklerini, sanat sayesinde çok yönlü ve yaratıcı düşündüklerini söylüyorlar.”
Çelik, “Neden çağdaş sanatı anlamalıyız?” sorusunu ise şöyle yanıtlıyor: “Çağdaş sanatı anlamak, eleştirel düşünme becerilerini geliştirir. Sanat eserlerini analiz etmek, izleyicinin farklı perspektifler geliştirmesine ve daha geniş bir anlayış kazanmasına yardımcı olabilir.”
“SANATÇILARIN YENİ DÜNYAYA BAKIŞINI ANLAMAK İSTEDİM”
Türk Hava Yollarından emekli, İstanbul Üniversitesi İktisat ve Sosyoloji bölümlerinden mezun olan, Anadolu Üniversitesinde Kurumsal İletişim tezsiz yüksek lisans eğitimi alan Nerma Camcı, Feride Çelik’in öğrencilerinden… Eğitime katılma amacını sorduğumuzda sanatın tarihteki değişimini izlemeyi sevdiğini, geçmiş dönemlerin farklı kültürlerine ilgi duyduğunu, klasik eserleri, sanatçıları incelerken günümüze yakın zamanların sanatçılarının yeni dünyaya bakış açısının nasıl değiştiğini anlamak istediğini söylüyor. “Kısaca merak sonucunda modern sanat tarihi eğitimlerine başladım” diyen Camcı, bu sürecin hayatına etkisini şöyle anlatıyor: “Özellikle modern sanatı anlamaya ve de anlamlandırmaya çalışmak, dışarıdan bakıldığında bana biraz zor hatta karmaşık görünmekteydi. Ancak aldığım bu eğitimler, başta belki az da olsa negatif yaklaşımla başladığım, anlamlandırmakta güçlük yaşayabileceğimi düşündüğüm; alışılagelenden tamamen farklı şekilde değişen tekniklerin, malzemelerin, ortamların akıl almayacak platformların kullanıldığını gördüm. Sanat içeriklerinde bazen bir amacın bazen ise amaçsızlığın sergilenmesinin, söz konusu dönemlere, konjonktüre paralel olarak değişebileceğini, her zaman yeni fikirler ortaya çıkabileceğini fark ettim. Eğitim süreci, bu duygular ve düşüncelerle modern sanata daha hoşgörüyle, biraz daha bilinçli şekilde bakmamı sağladı.”