Aralık2 , 2024

Kendi dünyalarında farklı hikayeleri anlatan heykeller

İlgili Yazılar

Çağdaş sanatta nefes alanı: K2 Güncel Sanat Merkezi

K2 Güncel Sanat Merkezi, Avrupa Birliğinden Mardin’e, Çanakkale’den Hatay’a...

“Çağdaş sanatı anlamak, eleştirel düşünme becerilerini geliştirir”

Sanat danışmanı, sanat yazarı, sergi küratörü ve sanat eğitmeni...

“Çağdaş sanatçı, toplumun teorisyenidir”

İran asıllı çağdaş minyatür sanatçısı Arya Kamalı, İzmir’de kendi...

Sinema dünyasının ortasında Kalkütalı bir komple sanatçı

Sinemayla dopdolu yirmili yaşlarım geri gelmese de eski...

Türkiye’de Çağdaş Sanat Müzeleri: Bir düşün gerçekleşmesi…

Osmanlı Dönemi’nden beri hayali kurulan modern-çağdaş sanat müzesi, Cumhuriyet...

PAYLAŞMAK GÜZELDİR!

Kayseride yaşayan genç heykeltıraş Gözde Aylis Çiçek, “Hiçbir şey bana sunulmadı, ben imkanları kovaladım. Çünkü ‘Coğrafya kaderdir’ sözünün arkasına geçip söylenmek istemedim. Taşra yalnızlığımı heykellerimde ifade biçimi olarak ele alıyorum” diyor.

RÖPORTAJ: SELİNAY YÜKSEL

Gözde Aylis Çiçek, Kayseri’de doğup büyümüş ve sanata olan tutkusuyla öne çıkan çok yönlü bir sanatçı. İlkokul yıllarında resim yeteneği fark edilen Çiçek, “Ben coğrafya kaderdir, sözünün arkasına saklanmak istemedim. Taşra yalnızlığımı heykellerime yansıttım” diyor.
Biz de genç sanatçı ile sanata olan tutkusunu, eserlerindeki temel ilham kaynaklarını, “Tanıdık Yüzler, Farklı Ruhlar Heykel” sergisini ve gelecek planlarını konuştuk.
Toprak ile iç içe büyüdüğünü belirten Gözde Aylis Çiçek, hayatını kısaca şöyle anlatıyor: “1994’te Kayseri’de doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Kayseri’de tamamladıktan sonra Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik ve Cam Tasarım Bölümünden mezun oldum. Üniversite dönemim boyunca, okulumu birçok yarışmada derece alarak temsil ettim. Çeşitli karma sergilere katıldım. 2013’ten beri Ressam Mahmut Karatoprak’ın asistanlığını yapıyorum. Bir yandan da mezun olduktan sonra açtığım atölyemde çalışmalarımı sürdürüyorum.”


Heykele olan ilgisini toprak ile kurduğu güçlü bağ sayesinde keşfettiğini söyleyen genç sanatçı Çiçek, “Ailem çiftçi olduğu için hep toprakla iç içe büyüdüm. Toprağı her zaman çok sevdim. Bu yüzden, heykele olan ilgim, malzemeyle başladı diyebilirim aslında. Doğanın bir parçası olan toprağa yeni bir anlam ve estetik katmak büyüleyici bir durum. Toprağı keşfetmek, onu şekillendiren dokunuşları hissetmek ve onu bir ifade biçimi olarak kullanmak benim ruh halimi iyileştiriyor” diyor.

Sanat hayatına nasıl başladığını sorduğumuzda ise ilkokul birinci sınıfta okul panosuna sadece onun yaptığı resimlerin asıldığını söylüyor ve lisedeki görsel sanatlar öğretmenine dikkat çekiyor: “İlkokulda sadece benim yaptığım resimlerin panoya asılması, benim takdir edildiğim tek konuydu. Bu yüzden sanata hep ilgi duydum. Bu ilgimi lisedeki resim öğretmenim Yaşar Cam’ın gönüllü olarak verdiği eğitimle birleştirdim. Bu eğitim sayesinde üniversite hayatımın temeli atıldı. Üniversite döneminde çok değerli hocam seramik sanatçısı Pınar Baklan ile seramiğin inceliklerini öğrendim.Ressam Mahmut Karatoprak’ın asistanlığı ile birlikte sanat galerisi ortamına dahil olmak, yaptığım işe tutkumu artırdı ve bana disiplin kazandırdı. Karatoprak’ın öğrencilik yıllarımdan bu zamana kadar bana öğrettiği her şey için minnettarım. Tüm bunlar birleşince ben hayata sanatla bağlanmış oldum.”

HAYATA SANAT KATMAK

Çiçek’e sanatın kendisi için ne ifade ettiğini sorduğumuzda “Sanata anlam katmaktan öte hayata sanat katarak hayatı anlamlandırıyorum” diyerek hayatı sanat yoluyla zenginleştirmenin, derinleştirmenin ve anlamlandırmamın mümkün olduğunu belirtiyor. Genç sanatçı, sözlerine şöyle devam ediyor: “Sanat, hayatın karmaşıklığına, güzelliğine ve acılarına bir pencere açarak yaşamlarımıza anlam katıyor. Bizler sanat yoluyla duygusal bağlar kurarak hayatın derinliklerine inebiliyoruz. Böylece hem kendimizi hem de çevremizi keşfederek“ anlamaya başlıyoruz. Hayatımıza sanatı dahil ederek daha anlamlı ve tatmin edici bir yaşam deneyimi elde etmemizin mümkün olduğuna inanıyorum.”

HİÇBİR ŞEYİN OLMADIĞI YERDEKİ BÜYÜK ARAYIŞ

“Kendime ait ütopik dünyamın ruhlarını bu dünyadan esinlenerek sanatıma aktarıyorum” diyen Çiçek, Kayseri’de yaşamanın sanat hayatına olan ilgisini anlatmak için Edip Cansever’in bir şiirinden alıntı yapıyor: (…) İnsan yaşadığı yere benzer / O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer / Suyunda yüzen balığa / Toprağını iten çiçeğe / Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine”
Ve ekliyor: “Benim en büyük sıkıntım, bir yanım yaşadığım insanlar gibi, bir yanım hiç tanımadığım insan… Ben hiç tanımadığım tarafımı keşfetmeye çalıştım. ‘Tanımıyorum’ diyorum çünkü ülkenin muhafazakar şehirlerinden Kayseri’de, sanata dair hiçbir şeyin olmadığı yerde, ben büyük bir arayışta oldum hep. Hiçbir şey bana sunulmadı, ben imkanları kovaladım. Çünkü ‘Coğrafya kaderdir’ sözünün arkasına geçip söylenmek istemedim. Hak etmeye çalıştım ve hala çalışıyorum. Bunu yaparken taşra yalnızlığımı heykellerimde ifade biçimi olarak ele alıyorum.”

BİZİ FARKLI YAPAN, HİKAYELERİMİZ

Çiçek, 17 Mart 2023 – 08 Nisan 2023 arasında İstanbul Arnavutköy’de ziyarete açık olan “Tanıdık Yüzler, Farklı Ruhlar Heykel” sergisinde birbirine benzeyen yüz ifadeleri için “Aslında herkes birbirine benziyor. Zaman ve mekan arasında sıkışmış ortalama suretlerimizi farklı ve özgün yapan şey hikayelerimiz. Zaten ben de bu konudan yola çıkarak sergi ismine karar verdim” diyor.
Sergiyi gezen sanatseverlerden olumlu geri dönüşler aldığını belirten sanatçı, bunun kendisi için motive edici olduğunu söylüyor.
Şu anda Türkiye’nin sanat açısından önemli ve güzel bir konumda olduğunu düşündüğünü belirten Çiçek, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Türkiye’nin zengin tarihi ve kültürel mirası, heykel sanatının gelişimine büyük bir katkı sağlıyor. Anadolu toprakları, tarihin derinliklerinde birçok medeniyete ev sahipliği yapmış. Bu da biz sanatçılara, farklı kültürlerden esinlenerek yaratıcı eserler ortaya koyma fırsatı veriyor. Ortaya güzel işler çıkınca son yıllarda Türkiye’de daha fazla heykel bienali ve sergisi düzenleniyor. Bu da heykel sanatını daha geniş kitlelere ulaştırıyor. Ayrıca, çeşitli şehirlerde düzenlenen bienal ve sergiler, yerli ve yabancı heykel sanatçılarının eserlerini sergileme imkanı sunuyor. Bu sayede, sanatseverler heykel sanatının çeşitliliğini ve farklı stillerdeki eserleri keşfetme fırsatı buluyor. Tüm bunları düşünürsek heykel sanatı perspektifinde Türkiye’nin gerçekten güzel bir dönemde olduğunu söyleyebilirim.”

ESKİZ DEFTERİ HEP YANINDA

Sanatçı, insandan ve doğadan ilham aldığını, bu yüzden eskiz defterini hep yanında taşıdığını söylüyor: “Tanık olduğum durumları şiirsel bir metin olarak not alırım. Sonraki aşamada o metni destekleyecek görselleri not alırım. Sonrası bazen bir anda çıkar, bazen aylar sonra net bir şekilde gözümde şekillenir. İfadeleri konuya göre küçük farklılıklarıyla tercih ediyorum. Genelde utangaç, mahcup, duygusal ifadeleri göz teması kurmayan ifadeleri kullanıyorum.”

“NURİ BİLGE CEYLAN FİLMLERİNİ KAÇIRMIYORUM”

Sanatın derin bir düşünce ve duygu deneyimi sağladığını belirten başarılı sanatçı, Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerini kaçırmadığının, bu filmlerinin kendisi için ilham kaynağı olduğunun altını çiziyor: “Ceylan’ın filmleri, sıradan hayatın derinliklerine inerek insan psikolojisini ve ilişkilerini karmaşık bir şekilde ele alıyor. Detaylara özen göstererek görsel zenginlik yaratıyor ki bana ilham olan da bu zenginlik aslında. Ceylan’ın bu yaklaşımı da biz izleyicilere karakterlerin iç dünyasına derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Bir noktada figüratif heykellerimin sanatseverleri çıkardığı yolculuğa benzetebiliriz belki bunu.”

SANATSEVERLER “AYLİS’İN SAKLI BAHÇESİ”NDE

Yeni projeleriyle sanat dünyasında kendine özgü bir iz bırakmayı hedefleyen Gözde Aylis Çiçek, “Aylis’in Saklı Bahçesi” adlı bir seriye başladığını belirtiyor: “Bodrum’da yeni açılan 184 Dereköy Ayşe Rodoslu Sanat Tasarım Galerisi’nde karma bir sergimiz haziran ayında sanatseverlerle buluştu. Ayrıca mücevher tasarımcısı Ayşe Rodoslu ile ortak bir projemiz olacak. İki karma sergi daha planlanıyor ancak tarihleri henüz netleştirme aşamasındayız.”