DOSYA: DUYGU ÖZSÜPHANDAĞ YAYMAN
“Seni kitap okuyan insanlarla tanıştıracağım.”
Jack London’ın Martin Eden romanında kurduğu bu cümle, dosyamıza konuk olan bir okurun, diğer okurlara hediyesi.
Kitap kulüplerinin varlık nedenini, kim daha iyi açıklayabilir? Kulüpler, önceden seçilmiş bir kitabı konuşmak üzere belirli periyotlarda toplanıyor; birbirinin dilinden konuşanlar bir araya geliyor. Bir kitap okuyorlar, dünyaları zenginleşiyor.
Bizi hayattan izole eden küresel salgın sürecinde, sanal alemdeki kitap kulüpleri çoğaldı. Bu bile kitabın yalnızlığa çare olduğunu göstermiyor mu? İstanbul, Ankara ve İzmir’den yükselen seslere kulak verdik.
“Okuma eylemi, çok sesli hale geliyor”
İstanbul Edebiyat Kulübü, nitelikli okurları bir araya getirme amacıyla 2017’den bu yana toplanıyor. Kulüp moderatörü, gıda mühendisi Burhan Kebabcı’nın vurguladığı gibi okurlar, kitabı özümsemek ve hafızasından silinmemesini sağlamak için onu okuyanlarla konuşmak istiyor. Kebabcı, “Etkinliklerimizin verimli geçmesi için üye sayımızı 45 civarında tutuyoruz. Ayrılanlar ya da kurallar gereği çıkarılanlar oldukça yeni üye alıyoruz. Aşırı başvuru geliyor, yeni üyelerin alınması altı – yedi ayı buluyor” diyor. Mühendis, öğretmen, mimar, yazılımcı, doktor, psikolog, psikolojik danışman, mali müşavir, öğrenci gibi üye çeşitliliğine sahip kulüp, üç haftada bir toplanıyor.
Kitap seçiminde iki sınıflandırmaları var; genel ve tematik listeler. Temaları, genel listenin içinden çıkarıyorlar; Latin Amerika, çocuk, modern dünya, 2000’ler sonrası Türk, Kuzey Avrupa, Uzak Doğu edebiyatlarından birine yoğunlaşıyorlar. Kebabcı’nın hazırladığı sekiz kitaplık listeyi oyluyorlar. Bazen yazarları ağırladıklarını söyleyen Kebabcı, “Üyelerimiz yorum ve eleştirilerini rahatlıkla yaptı. Bunun yanında Türkiye Sahaflar Derneği Başkanı Ümit Nar ile sahaflık kültürü, kitap piyasası ve okur kitlesi üzerine harika bir sohbetimiz oldu. Orhan Pamuk üzerine kitapları olan Doç. Dr. Saman Hashemipour’u, Veba Geceleri’ni okuduktan sonra konuk ettik” diyor.
İstanbul Edebiyat Kulübü’nün yöneticisi Burhan Kebabcı, “Kitapların konuşulduğu, iyi okurlardan oluşmuş bir ortam, okuma şevkini ve hızını artırıyor çünkü okurlar, kitabı özümsemek için aynı kitabı okuyanlarla konuşmak istiyor” diye konuşuyor.
Sosyal etkinlikler de yapıyorlar
Kulübün etkileri nasıl olmuş? “Öncelikle kolektif bilinç oluşturuyor. Kitabın birçok açıdan okunmasını sağlıyor. Notre Dame’ın Kamburu’nu konuştuğumuzda mimar üyemiz, kitaptaki mimari detayları anlatıyor. Kulüpler, okuma gibi bireysel bir eylemi çok sesli ve çok kültürlü hale getiriyor. Bazen bin sayfalık kitaptaki bir paragrafı saatlerce konuşuyoruz.”
Bu etkinliklerin toplumu etkilemesine baktığımızda ise Kebabcı, yalnızlıktan kurtulmayı vurguluyor: “Kitapların konuşulduğu, iyi okurlardan oluşmuş bir ortam, okuma şevkini ve hızını artırıyor, nitelikli okumayı sağlıyor. Türkiye’de birçok iyi okuru, yalnızlık hissiyatından kurtarıyor.”
Salgın öncesinde Kadıköy, Maltepe ve İstiklal Caddesi’nde kafeteryalarda buluşan kulüp, geçici olarak sanal aleme geçmiş. Geçicilik kısmı önemli: “Tüm salgınlar gibi bunun da eninde sonunda biteceğini öngörerek şehir dışından üye kabul etmedik, misafir katılımcı aldık. Çünkü biz, öncelikle yüz yüze bir kulübüz. Toplantılar sonrası birlikte yemeklerin yendiği, tiyatro ve sinemaya gidilen bir sosyal topluluğuz.”
Hayat, kitap okuyanlarla yaşanmaya değer
İstanbul Edebiyat Kulübü üyesi, psikolojik danışman Rümeysa Köse (28): “Neden bir kulübe dahil olduğumu, Jack London’ın meşhur kitabı Martin Eden’den alıntıyla vereyim: ‘Seni kitap okuyan insanlarla tanıştıracağım. Hayat, ancak böyle insanlarla bir araya geliyorsan yaşanmaya değer.’ Kulüpler sayesinde listenize hiç duyamayacağınız kitaplar ve yazarlar girebiliyor. Okuduğum kitaba bakışım, mesleğim ve birikimim ile sınırlı kalabiliyor. Kulüpte kendimi, ‘Hiç öyle düşünmemiştim’ derken bulabiliyorum. Kitaplar yepyeni dünyalar açıyor; kulüpler ile o dünyaların anahtarlarını görmüş oluyoruz.”
Ufkum genişledi
İstanbul Edebiyat Kulübü üyesi, öğretmen Merve Özcan (31): “Çoğu insan için okumak araçtır fakat bazıları bunu salt okuma hazzı için yapar. Bu arkadaş grubunun eksikliğini duyduğumdan kitap kulübündeyim. Kendi başıma iken alanım, sevdiğim yazarlar ve onların sevdiği yazarlar kadardı. Örneğin Uzak Doğu edebiyatından tek kitap okumamıştım; Yu Hua toplantısından sonra kitaplığımda Uzak Doğu rafı oluşmaya başladı. Orhan Kemal’i tek başıma okusam belli bir zümrenin problemi olarak görürdüm ama birçok arkadaşımız, o kitapların tüm halkın derdini anlattığını anlamamı sağladı.”
Düşünce esnekliğim arttı
İstanbul Edebiyat Kulübü üyesi, jeoloji mühendisi Emine Aysun Korkmaz (49): “Okuma kültürümde en çok gelişen hal, düşünce esnekliğimin artması olmuştur. Eleştirel okumayla yazarın derdini, kurguyu neden o yönde geliştirdiğini, dilin filtresini fark ediyorum. Yaş aldıkça daralan çevreniz, kulüplerde çok güzel dostluklar ile güzelleşip genişliyor. İyi yüreklerin, sizinle aynı yöne bakanların ne kadar çok olduğunu görüp şaşırıyorsunuz. Eğitim, aile, iş çevresi, insanları birbirine benzetiyor. Statünüzden bağımsız, sınıflandırılmadığınız yeni bir ortamda, salt düşünceleriniz ile var olmak çok yaşamsal. “
“Edebi haz, insanı bin gözlü yapıyor”
Yazar İnci Gürbüzatik, 2018’de Ankara Genç İş Kadınları Derneği (ANGİKAD) Kitap Kulübü’nün moderatörlüğü teklifini kabul ettiğinde bunun ertesi yıl yeni bir kulüp doğuracağını bilmiyormuş. “Nurol Sanat Galerisi’nde edebiyat sunumu yaparken ANGİKAD’daki okumalarımızdan söz ettim. ‘Biz de kuralım’ fikri oluştu” diyor. ANGİKAD’da üye sayısı artınca iki gruba ayrılmışlar. Her iki kulüpte de 30’u aşkın aktif katılımcı var. Buluşmaların sanal aleme taşınmasıyla Ankara dışından da katılanlar olmuş. ANGİKAD’daki kulüp; hekimler, fabrika sahipleri, üst düzey yöneticiler, sigortacılar, marka uzmanları, hukukçular, mimari tasarımcılar, elektrik mühendisleri gibi iş kadınlarından oluşuyor. Nurol Sanat’ta ise doktor, ressam, öğretim görevlisi, yazar, prodüktör, yönetici gibi pek çok kadın katılımcı var.
Ayda bir okudukları kitabı seçmek için listeler oluşturduğunu söyleyen Gürbüzatik, “Liste dışına çıktığımız da oluyor. Sıra atlamaları da yapabiliyoruz. Kitaba bağlı filmler de izliyor, yan okumalar da yapıyoruz” diyor. Gürbüzatik, kitap seçimlerindeki hassasiyetini şöyle anlatıyor: “Ben bir edebiyatçıyım, eğitim düzeyi düşük olan ülkemde nitelikli okur sayısının artması gibi bir derdim var. Piyasada ‘üçüncü sınıf edebiyat’ olarak tanımlanan çöp kitaplar da var. Kitap seçemeyen, nasıl okuyacağını bilmeyen, okuduğunu eksik gören, kısa sürede unutan öyle çok okur var ki… Kitap nasıl okunur, yorumlanır, yan okumalarla nasıl beslenir, nitelikli okur olmak nedir? Düşünce nasıl yoğunlaştırılır? İroniyi anlayabilmek nasıl mümkündür? Kitap kulüpleri bu sorulara yanıt vermiş, metni çözümlemede aşama göstermiş okurların buluşma noktası, çatısıdır. Okurlara rehber olmak amacındayım. Ben de okurlardan çok şey öğreniyorum.”
Ankara’da iki kitap kulübünü yöneten yazar İnci Gürbüzatik, “Kitap nasıl okunur, yorumlanır, yan okumalarla nasıl beslenir, nitelikli okur olmak nedir? İroniyi anlayabilmek nasıl mümkündür? Kitap kulüpleri bu sorulara yanıt vermiş okurların buluşma noktasıdır” diyor.
“Okur, yazarı çözümlediğinde kendi keşfine çıkıyor”
Gürbüzatik, kitap kulüplerinin okuru nasıl etkilediği sorusuna örneklerle yanıt veriyor: “Listemi gördüklerinde, ‘O kitabı okudum’ ya da ‘Hiç sevmedim’ diyenler çok oldu. ‘Nasıl bir kitaptı?’dediğimde pek bilgi veremiyorlardı. ‘Bir daha ama farklı okuyacağız’ diyordum. Kitabın ne kadar derin anlamlar içerdiğinin farkına varılıyordu. Yazarın ironisini anlayan okurun, yazar için şans olduğu bir gerçek. Okur, yazarın sezdirdiklerini çözümlediğinde kendi keşfine çıkıyor.” Unutulmuş değerli yazarları da seçtiğini vurgulayan Gürbüzatik, “Yazarın yaşantısı esere nasıl yansıyor; tanıklığı, derdi, yazma serüveni, edebiyata katkısı… Bunların araştırılması çok önemlidir. Okumakla hissedilen edebi haz, insanı bin gözlü yapıyor. Kulüpteki arkadaşlarım nitelikli okur oluyorlar” diye devam ediyor.
Kitap kulüplerinin topluma etkisi konusunda iyimser olmayan Gürbüzatik, “Sayısı Türkiye genelinde topu topu kaçtır ki! Yine büyük şehirlerde, yine belli bir eğitim düzeyinin üstünde… Teknoloji tutkunluğu okumayı ne denli olumsuz etkiledi, biliyoruz. Bir tek erkek üyemiz, gençlerimiz yok aramızda. Çocukların, gençlerin okuma alışkanlığını sağlamak için seferberlik, eğitimde hamle gerekli” diyor. ANGİKAD ve Nurol Sanat kulüpleri, her şey normale dönünce yüz yüze buluşmalara devam edecek.
Yeni okumalara yöneliyoruz
Ankara Nurol Sanat Grubu, ODTÜ Edebiyat Topluluğu ve Mülkiye İzmir Kitap Kulübü üyesi, emekli mahkeme başkanı Sevgi Atalay (75): “Dijital dünya ile birlikte kitap kulüpleri, ülkemizde okuma alışkanlığına katkı sağladı. Kulüplerin en etkin fonksiyonu, katılımcıları yeni okumalara yöneltmesi. Yazarın diğer kitaplarına, etkilendiği yazarlara, kitap, dergi önerilerine yöneltiyor. Bir ressama, tabloya, müziğe, müzisyene atıf varsa onu araştırma isteği oluşuyor. Burhan Sönmez’in İstanbul İstanbul kitabını konuşurken Boccacio’nun Decameron’una, Marquez’e gittik. Bu yıl Mülkiye KK’de okunan kitaplarla Varlık Vergisi’ne, 6 – 7 Eylül Olayları’na, savaş yıllarındaki İstanbul’a gittik. ODTÜ Edebiyat Topluluğu’nda her tür kültürel konu paylaşılıyor.”
Kitabı seçerek okuyorum
Ankara Nurol Sanat Grubu, Ankara AFS Kitap Kulübü ve Mülkiye İzmir Kitap Kulübü üyesi, iletişim uzmanı Filiz Genç İpek (63): “Önüme geleni okumak yerine, seçme kolaylığı sağlamada, yeni bakış açıları getirmede kitap kulüpleri çok etkili. Hepsine yetişemeyeceğim yan okumaları başkalarından duyarak seçmek istiyorum. Gruplar bizi yeni okumalara yönlendiriyor. Mülkiye’de okuduğumuz yazarlardan Zaven Biberyan, Mehmed Uzun ve Burhan Sönmez’in kitaplarının hatta Zaniyeler’in yarattığı kültürel açılımlar var bende… AFS Grubunda ise kitaptan birer paragraf seçip okuyoruz; neden o bölümü seçtiğimizi, ne hissettiğimizi anlatıyoruz.”
“Türkiye toplumunu anlamaya çabalıyoruz”
Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi, 2018 Genel Kurulu’ndan sonra etkinlikler düzenlemeye karar verdiğinde yola, “Bir kitap kulübü kuralım”, diye çıkmamış. Üyelerden birinin babası 20. yüzyılın başına ait İzmir polisiyeleri yazan Suphi Varım olunca onun Sokratis’in Oyunları romanına dikkat kesilmiş, yazarı konuk etmişler ve kulüp fikri gelişmiş. Moderatörlüğü yürüten iktisat doktoru Aydın Arı’nın da dediği gibi aldıkları eğitim, edebiyat listelerini etkilemiş: “Aramızda çok sıkı edebiyat okurları var ama sosyal bilimler eğitiminden gelen insanlarız. Esere doğal olarak buradan bakıyoruz. Kendimizi iddialı gördüğümüz şey, o eserin, içinde yaşadığımız toplumun değerlerini ele alış biçimi. Türkiye toplumunu anlamaya çabalıyoruz.” Edebiyatın taşıdığı bilginin bilimsel kesinliği olmadığını, belirli bir sapmayı içerebileceğini bilerek okuduklarını vurgulayan Arı, “Grup, kısmen birbirine yakın insanlardan oluşuyor. Okunan her kitabın toplum için bir şey ifade ettiğini biliyorlar. Herkesin konuştuğu ve dinlediği bir kulübüz” diyor.
Arı, dönem edebiyatı okumanın açtığı pencereyi şöyle anlatıyor: “İktisatçı olarak ekonominin önemli bir kısmının, yaşadığı ya da yakın dönemi yazmış yazarlardan öğrenilebileceğini düşünürüm. Varlık Vergisi’ni iktisat kitaplarından anlamak çok kolay olmayabilir. Edebi kurgu içinde de olsa bu olgunun; toplumun değişik kesimleri ve mekanları üzerindeki etkilerini gözlemiş bir yazarı okumak, bilimsel faaliyeti tamamlıyor.” Gençlerin bu kitaplarla okumaya teşvik edilebileceğini söyleyen Arı, “Bir öğretim elemanı olarak iktisat öğrencilerine tavsiye edemeyeceğim, içinde iktisat olmayan hiçbir kitap okumadık” diyor. Önceliklerinden anlaşılacağı üzere liste, Türk edebiyatından oluşuyor. Liste üzerinde uzlaşma sağlıyorlar.
İnternetle aşılan sınırlar
Dönem üzerinde durmaları edebiyatı ihmal ettikleri anlamına gelmiyor. Arı, “Elimizden geldiğince estetik değerlendirme de yapıyoruz. Herkesin, roman kuramına, edebiyat eleştirisine ilişkin okuduğu metinler de var” diyor. Mülkiye İzmir, yazar katılımlı bir kulüp değil. İki ayda bir yazarların katıldığı başka toplantılar yapılıyor.
Küresel salgına kadar Mülkiye İzmir’in cumbalı evinde toplanan grup, Nisan 2020’den beri Zoom’da buluşuyor. İnternet ortamı farklı şehirlerden üye katılımını mümkün kılıyor. 50 üyeden 25 kadarı aktif. Salgın sonrası yüz yüze toplantılara dönülecek ama şehir dışı üyelerin online katılımı da düşünülerek…
Mülkiye İzmir Kitap Kulübü Moderatörü Aydın Arı, “Sosyal bilimler eğitiminden geldiğimiz için dönem romanları okuyoruz, toplumun değerlerine bakıyoruz” diyor.
Evrensel duyguları hissediyorum
Mülkiye İzmir Kitap Kulübü üyesi, yeminli mali müşavir Bülent Çakar (59): ”Okuma alışkanlığımı disipline etmek, benzer hassasiyetlerdeki insanların düşüncelerini öğrenmek, düşüncelerimi paylaşmak için kulübe katıldım. Okumaya vakit bulunamamasından şikayetler duyarsınız. Sorun, okumayı alışkanlık haline getirmemek. Önceki okumalarım daha çok sosyoloji, tarih, siyaset üzerine ve zaman buldukça idi. İki yıldır düzenli roman tartışmak; evrensel duygu ve düşünceleri hissetmeme, düşünmeme vesile oldu. Göremediğim bir dolu duygu ve düşünceyi fark etmeme yardımcı oluyor. Kürt ve Ermeni yazarlardan okuduğumuz kitaplar, o toplumların tarihini ve kültürünü daha yakından tanımamızı sağladı.”
Farklı bakış açıları kazandırıyor
Mülkiye İzmir Kitap Kulübü ve Nurol Sanat Grubu üyesi Prof. Dr. Filiz Hıncal (77): Daha disiplinli okumak, okuduklarımı daha analitik ve eleştirel değerlendirmek, yeni bakış açıları kazanmak için kulüplere katıldım. Kulüpler, doğru önerilerle kitap kültürünüzü zenginleştiriyor. Farklı pencerelerden bakmak için birden fazla okuma yapıyor, zenginleşiyoruz. Hiç düşünmediğiniz kitapları okuyabiliyorsunuz, tanımadığınız yazarları tanıyabiliyorsunuz; farklı bakış açıları kazanıyorsunuz. Farklı alanlardaki donanımlı kişilerden oluşan kulüplerde zenginleşiyorsunuz.”
Ötekinin ayrımına varıyorum
Mülkiye İzmir Kitap Kulübü üyesi, öğretmen Nalan Arman (57): “Kulüpler haberdar olmadığımız yazarları, eserleri tanımamızı sağlıyor. O yazarın dünyaya bakışı, bana yeni perspektifler kazandırabiliyor. En önemlisi, ötekinin varlığının ayrımına varıyorum. Yazarın hangi kavramları sorguladığını anlamaya çalışıyoruz, kendi perspektifimizden sorgulamaya çalışıyoruz. Dikkatimi çeken konularda yeni okumalara yöneliyorum. Grup okumaları tekil okumalardan daha kalıcı izler bırakıyor.”
“O bir kitabın peşindeyiz”
İzmir’de küresel salgının hemen öncesinde açılan Zorba Kitabevi ve Kafe, bir açılıp bir kapanmalara rağmen “Çağdaş Edebiyat Okumaları Kulübü”nü canlı tutabildi. Kısa süre mekanda düzenlenebilen yazarlı kitap toplantıları, şimdilik zadece Zoom’da devam ediyor. İngilizce öğretmeni Sevda Karadağ Çırak ile eşi, Türkçe öğretmeni ve yazar Özgür Çırak, okuma grubu fikrini daha kitabevini açmadan sadece Instagram sayfaları varken düşünmüş. Sevda Karadağ Çırak, çevrelerinden duydukları “Düzenli okuma alışkanlığımız yok” yakınmasının ve müşterilerden gelen rehberlik talebinin etkili olduğunu söylüyor. Çırak, “Okumak isteyen, yazarına karar verip hangi kitabını okuyacağı konusunda kararsız kalan, tür konusunda muhafazakar birçok okur, kulübün oluşumuna katkı sağladı” diyor. Kitabevinden ve sosyal medya hesaplarından yaptıkları duyurularla, 25 – 65 yaşları arasında, çeşitli mesleklerden 20 – 50 katılımcıya ulaşmışlar. Katılımcı profilinde dikkat çeken iki ayrıntı; neredeyse yarısının yazmaya da gönül vermiş olması ve kadınların fazlalığı.
“Türkiye edebiyatına burun kıvıranlara göz yumamazdık”
Çırak, kitap seçiminde ayrıma gitmediklerini söylerken, “Ancak bazen koşullar, Türkiye’den seçmemize neden oluyor. Bunlardan biri; yazarla söyleşi yapma olanağı. Diğeri ise Türkiye edebiyatına burun kıvıranların çokluğuna şaşkınlıkla şahit olmamızdır. Çok değerli yazarlarımız ve eserleri varken buna göz yumamazdık” diyor. Ölçütlerine ise bir alıntıyla açıklık getiriyor: “Şevket Rado şöyle söylüyor: ‘Aldığınız her on kitabın biri iyi çıkıyorsa şanslısınız.’ Biz de o iyi olanın peşindeyiz. Kitapla ilgili yazılara, okur yorumlarına bakıyoruz, varsa yazarın diğer kitapları da referans olabiliyor. Evrensel değerleri kucaklayan, barıştan, hukuktan, emekten, insan haklarından yana metinler, olmazsa olmazımız.”
Kulüplerin okurdaki izlerine dair gözlemlerini ise şöyle paylaşıyor: “Okuma disiplini kazandırıyor, okuru adını pek bilmediği yazarlarla karşılaştırıyor, alt metinleri yakalama konusunda farklı bakış açılarıyla karşılaşmasını sağlıyor.” Salgınla birlikte sanal ortamda buluşan Zorba’nın iki moderatöründen biri olan Çırak, “Gönül istiyor ki yan yana gelelim ama koşullar bize bambaşka beceriler kazandırdı. Salgın bitse bile interaktif uygulamaların hayatımızda kalacağı görüşündeyiz” diyor.
Yazarlı toplantılar düzenleyen Zorba Çağdaş Edebiyat Kulübü’nün moderatörlerinden Sevda Karadağ Çırak, “Şevket Rado şöyle söylüyor: ‘Aldığınız her on kitabın biri iyi çıkıyorsa şanslısınız.’ Biz de o iyi olanın peşindeyiz” diyor.
Zorba Çağdaş Okumalar Grubu üyesi, fen bilgisi öğretmeni Keziban Armağan (48): “Sosyalleşmek, ortak beğenilere sahip insanlarla tanışmak için kitap kulübüne dahil oldum. Kulüplerin okuma kültürüne çok katkısı var. Okunacak binlerce kitap varken ve buna ömrümüzün yetemeyeceğini bildiğimizden kulüpteki okuma listeleri, yorumlar tercihime katkı sağlıyor. Birlikte aynı kitabı okumak aidiyet duygusunu tatmin ederken farklı bakış açılarıyla karşılaşmanın, bazen onlara katılmanın bazen karşı görüşte olmanın gelişimime etkisi büyük.”
AÇBAKK neler var!
ABD’de Oprah Winfrey, Emma Watson, Sarah Jessica Parker, Reese Whiterspoon gibi kitapsever ünlülerin “mega kitap kulüpleri”, okuma kültürüne katkısıyla biliniyor. Televizyon prodüktörü, editör ve avukat Armağan Çağlayan’ın kurduğu “Armağan Çağlayan – Barbaros Altuğ Kitap Kulübü” (AÇBAKK) Türkiye’de benzersiz bir oluşum. Çağlayan’a, Instagram’da kitap önerdikleri kulübün işleyişini sorduk.
AÇBAKK fikri nasıl doğdu?
Benden doğdu. Kitaplarla aram çok iyi olduğu için böyle bir kitap kulübü kurmak istedim. Hemen Türkiye’nin en iyi yazar ajanı Barbaros’u aradım ve fikrimi anlattım. O da ‘Şahane olur, hemen yapalım’ dedi. Ve işe koyulduk.
Kulübün nasıl bir işleyişi var? Paylaşım planlamasını nasıl yapıyor, nasıl sürdürüyorsunuz?
Yayınevleri bize aylık yayınlayacakları kitap listelerini yolluyor önceden. Bir de tabii kitapların PDF’lerini. Barbaros ile okuyup birlikte karar veriyoruz, önereceğimiz kitaplara.
Kulübün, diğer kitap kulüplerinden farklı bir yapısı ve işleyişi var. Diğerlerinde katılımcılar fiziki ya da dijital ortamlarda bir araya gelip yorumlarını paylaşıyor. AÇBAKK ise Instagram üzerinden kitap önerileriyle devam ediyor. Katılımcılarla iletişimi nasıl sürdürüyorsunuz?
Şu anda evet, bütün iletişim Instagram üzerinden yürüyor. Tabii bir de tamadres.com üzerinden. Her perşembe bir kitap öneriyoruz. Ama hafta boyunca da önerdiğimiz kitapla ve yazarıyla ilgili bilgiler veriyoruz. tamadres.com sitesinde de önerdiğimiz bütün kitaplar indirimli satılıyor.
Kulübü, dijitalde ya da yüz yüze bir araya getirme planınız var mı?
Evet, bu durum plan dahilinde…
Kitap seçimindeki ölçütleriniz neler? Ne tür kitaplar seçiyorsunuz? Türk edebiyatı mı, dünya edebiyatı mı?
Her türden kitaba açığız. Bu konuda bir sınırlamamız yok. Yeter ki okuyalım, okutalım.