Edebi eserleri resimleme anlayışı, şair, yazar ve ressamın ortak dünyasını ortaya koymakla birlikte bir yerde dönemin sanat dünyasını da gözler önüne serer. Görsel sanatların yanı sıra şair kimliğiyle de dikkatleri çeken Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun şiirleri de resimleriyle organik bir bağ içindedir. Resimlerinde şiirlerini okuyabilirken şiirlerinde resimlerini görebiliriz.
Yüzyıllardır var olan, sanat tarihçilerinin üzerinde özellikle durduğu resim-metin ilişkisi sanki Cumhuriyet’in ilanı sonrası üretilen eserlerde üzerinde durulmasa da olabilecek bir konu haline gelmiş yıllardır. Edebi eserleri resimleme anlayışı, şair, yazar ve ressamın ortak dünyasını ortaya koymakla birlikte bir yerde dönemin sanat dünyasını da gözler önüne serer. Ayrıca resimlenen kitaplar, ressamlar için hatrı sayılır birer sergi alanıdır.
Araştırmacılar, ressamları incelerken birçok eser üzerine değerlendirme yapar. Ancak kitapların kapaklarında ve sayfalarında yer alan resimleri genellikle satır aralarında “Böyle çalışmaları da var” şeklinde kısık bir sesle ortaya koyarlar. Konuya yönelik bilimsel çalışmalar ise ne yazık ki birkaç araştırmacıyla sınırlı kalmıştır.
Yaşar Kemal’in, “Birtakım romanları resimlemek dünya edebiyatının bir geleneğidir ya, çağımız bu işi genellikle unutmuşa benziyor. Bu güzel gelenek sürdürülebilseydi edebiyat içinde, resim için de iyi olurdu” tanımlaması resim ve edebiyat ilişkisinin önemini anlatmakla birlikte neredeyse günümüzden elli yıl önce de bu konuya pek önem verilmediğini gösterir.
Yaşar Kemal’in Deniz Küstü romanının Abidin Dino tarafından resimlenmesini istemesi edebiyat ve resim dünyası için oldukça önemli bir tutumdur. Dino, “Genellikle sergilere pek aldırış etmem, fakat bu sefer iş başka sayılırdı, dosta düşmana karşı en büyük sergimi açacaktım, iki ay boyunca her gün yarım milyondan fazla insan ister istemez çizgileri görecek, yargılayacaktı” açıklaması edebi eserler için tasarlanan resimlerin sanatçılar için sadece sıradan bir çalışma olmadığını, kendilerini Anadolu’nun ücra köşelerine taşıyacak bir güce sahip olduğunu gösterir. Haliyle resimlerin eklendiği kitaplar, ressamları için bitip tükenmeyen bir sergi alanına dönüşmektedir.
Cumhuriyet döneminde birçok sanatçı, kitaplar için kapak tasarımları ve metinler için resimler yapmıştır. Abidin Dino, Nuri İyem, Elif Naci, Turgut Zaim, Metin Eloğlu, İvi Stangali ve ismini sayabileceğimiz daha birçok sanatçıdan bahsedebiliriz.Bu sanatçıların arasında öne çıkan isimlerden biri de Bedri Rahmi Eyüboğlu’dur.
Bedri Rahmi Eyüboğlu, sanat dünyamızın çok yönlü isimlerinin başında gelir. Resimleri, duvar resimleri, mozaikleri, yazmaları ve çeşitli baskıları sanat tarihinde önemli bir yer tutar. Görsel sanatların yanı sıra şair kimliğiyle de dikkatleri çeker. Onun şiirleri, resimleriyle organik bir bağ içindedir. Resimlerinde şiirlerini okuyabilirken şiirlerinde resimlerini görebiliriz.
1969 yılında Bilgi Yayınevi tarafından basılan Karadut 69 kitabı resimlerle şiirlerin birbiriyle örtüştüğü ve sanatçının resimlerini daha iyi anlayabileceğimiz örneklerin bulunduğu bir yayındır. Kitap; Yaradana Mektuplar, Karadut, Tuz, Merhaba Yeşil ve Bigüzel gibi farklı tarihlerde basılan kitapların bir derlemesidir. Söz konusu şiir kitabında on iki resim vardır. Resimlerin dikkat çeken özelliği ise bulunduğu sayfadaki şiirlerle doğrudan bir ilişkisinin olmasıdır.
OĞLUM MEHMED’E
Kitapta ilk karşımıza çıkan ilk resim bir çocuk portresidir (Resim 1). Oldukça masum çizilen bu resim “Oğlum Mehmede Gökyüzünü Takdim Ederim” şiirinin olduğu yerdedir. Ardından gelen sayfalarda da yine oğlu Mehmet’e ithaf ettiği Evlerimizi Takdim Ederim, Meyvelerimizi Takdim Ederim ve Ağaçlarımızı Takdim Ederim şiirleri yer alır. Şiirler ve resim dikkate alındığında Bedri Rahmi’nin oğlu Mehmet’in portresini, kitabı için seçtiği anlaşılır.
AŞKIN ŞİİRİ: KARADUT
İkinci resim, Karadut isimli çalışmasıdır (Resim 2). Kitabın tam karşısında yine resimle aynı ismi taşıyan Karadut şiiri vardır. Bilindiği gibi bu şiir Eyüboğlu’nun bir dönem aşık olduğu, ülkemizin önemli heykeltıraşlarından Mari Gerekmezyan’a atfedilmiştir. Aralarındaki aşk, 1947’de Gerekmezyan’ın vefatıyla sona ermiştir. Bedri Rahmi’nin Karadut kitabı ise ilk olarak 1948 yılında basılmıştır. Bu aşk hikayesi, resimler ve şiirlerle baki kalmıştır. Bilindiği gibi ressamın, Karadut isimli birçok resmi vardır. Bu resimler ve şiir bir yerde sanatçının ikonlaşmış çalışmalarıdır.
BÜYÜK ŞEHİR
Kitaptaki üçüncü resim Büyük Şehir isimli şiirin tam karşı sayfasındadır (Resim 3). Resmin konusu da şiirle aynıdır. Şiirdeki kentin yoğunluğu ve kalabalık oluşu resimde direkt görülür. Eserde, İstanbul’un kent dokusu, karmaşası sanatçı tarafından verilmekle birlikte şiirdeki “Yüz tane kolum olsa kucaklamağa yetmez” dizesi belki de resmin ritmini en iyi anlatan cümledir. Yine şiirdeki yapılar, tramvaylar resimde kendini göstermekle birlikte kompozisyondaki gruplar halindeki çizimler şiirdeki “Nasıl duyarım semt semt bucak bucak seni” dizesine bir gönderme gibidir.
TÜRKÜLER DOLUSU
Dördüncü ve beşinci resimler, Türküler Dolusu şiirinin hemen yanındadır ve kitap, iki sayfa şiir, iki sayfa resim şeklinde ardışık ilerler. İlk resimde bir katırın üzerinde, iki çocuğunu kucağına alan bir Anadolu kadını görülür (Resim 4). Figürlerin giyim kuşamlarındaki motifler sanatçının birçok resminde sıkça karşılaştığımız detaylardır. Şiirdeki “yerli” olma duygusu ve mısralarda geçen Şile bezi, çavdar, tiftik, peynir vb. örnekler, sanatçının, şiirle resimdeki Anadolu insanını bütünleştirmeye çalıştığını akıllara getirir.
DAĞLAR ÇİÇEK AÇAR VEYSEL DERD AÇAR
Sayfalardaki diğer resim, ülkemizin önemli ozanlarından Aşık Veysel’i konu alır (Resim 5). Resimde, Aşık Veysel elinde sazıyla, oturur pozisyonda tasvir edilmiştir. Kompozisyonun hemen altında ise ozanın “Dağlar çiçek açar Veysel derd açar” dizesi okunur. Bedri Rahmi, sadece Aşık Veysel’in resmini yapmamış, onun edebi gücünü de resmine işlemiştir. Söz konusu eser, şiirin türkülerle ilgili bölümünün hemen karşısındadır. Anlaşılan o ki Eyüboğlu burada türkülerle Aşık Veysel’i bir bağlam içinde oturtarak resmini okuyucuya sunmuştur.
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Aşık Veysel ile özel olarak ilgilendiği anılarda geçer. Sanatçı, Sivas’a Aşık Veysel’in hayatını filme almak için gitmiştir. Ozan, Bedri Rahmi’yi o kadar çok etkilemiştir ki hem resimlerinde hem de şiirlerinde defalarca ona göndermeler yapmıştır. Bu kitaptaki resim de bunun önemli kanıtlarından biridir.
İSTANBUL DESTANI
Kitaptaki altıncı ve yedinci resim İstanbul Destanı isimli şiire yönelik seçilmiştir (Resim 6-7). Her iki resimde de İstanbul’un karmaşası açık bir şekilde görülür. Kentin iki yakası, deniz, dalgalar, gemiler, balıklar, birbiri içine girmiş evler, camiler ve insanlar. Resimler, şiirde olduğu gibi kentin geçmişine ve bugününe işaret eder. Şiirde sadece kentin dokusuna değil, Orhan Veli’ye, Sait Faik’e, Yahya Kemal’e de göndermeler vardır ve aslında kitaptaki bu resimler, İstanbul’u özümseyen bütün sanatçıların adeta belleklerinin görselleştirilmesi gibidir.
KÖRPE GELİN
Sekizinci resim Körpe Gelin şiirinin hemen karşısındaki sayfadadır (Resim 8). Resimde oturur vaziyette resmedilmiş, geleneksel kıyafetler içinde bir kadın tasviri vardır. Eyüboğlu’nun bu kadını, şiirdeki erken yaşta ölen, Mernuş’un annesiyle ilişkilendirdiği anlaşılır.
DENİZ TÜRKÜSÜ
Kitaptaki dokuzuncu resim Deniz Türküsü şiirinden hemen sonra gelir (Resim 9). Resimde de şiirle doğru orantılı bir deniz manzarası vardır. İskelede insanlar, denizde büyük bir gemi ve arka düzlemde kent betimlenmiştir. Resimde en dikkat çeken nokta dalgalardır. Dalgalar, oldukça belirgin yapılmıştır. Hatta şiirdeki “Deniz dediğin bir tarladır” dizelerini akıllara getirir ve okuyucunun resimle bir bağ kurmasını sağlar.
KAĞNI
Onuncu resim, Kağnı şiirinin hemen altındadır (Resim 10). Resmin merkezinde kağnılar vardır. Kompozisyonun sağ alt köşesinde şematik olarak yapılmış figürler ve üst bölümde ise Anadolu kilimlerinde sıkça karşılaşılan zikzak motifleri görülür. Bedri Rahmi, bu resimde şiirle doğru orantılı bir tema seçmekle birlikte, eserlerinde sıklıkla yer verdiği Anadolu’nun izlerini de okuyucuya sunar.
SABIR İLE KORUK
On birinci resim, Sabır ile Koruk şiirinin karşısındaki sayfadadır (Resim 11). Resimde yere oturur vaziyette, başını eline yaslamış bir kadın tasviri vardır. Kadının betimlenme biçimi şiirdeki sabır duygusunu akıllara getirmekle birlikte mısralarda geçen “Reyhan Bacı” da resimdeki kadınla birlikte görselleştirilmiştir.
KARADAYI’YA MEKTUP
Kitaptaki son resim Karadayı’ya Mektup şiirinin karşısındadır (Resim 12). Şiir, Bursa’nın Orhaneli kazasında rastladığı Karadayı üzerinedir. Resimde ise ilk göze çarpan bir erkek tasvirinden ziyade Bedri Rahmi’nin resimlerinde sıkça karşılaştığımız Vagon Restoran’ın bir çeşitlemesidir. Ancak resmin alt düzleminde, şiirde olduğu gibi pastoral bir anlatıdan söz etmek mümkündür.
RESİMLE ŞİİRİ BİRLEŞTİREN SANATÇI
Genel olarak değerlendirildiğinde Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Karadut 1969 kitabındaki resimler şiirleriyle organik bir bağ içindedir. Kitap için tercih edilen resimlerin sıradan bir seçim olmadığı, şiirleri doğrudan yansıtan görseller olduğu anlaşılır.
Sanatçının kitabı için seçtiği resimler ile şiirleri aynı kökten beslenerek ortaya çıkmıştır. Onun eserlerinde Anadolu insanı ve yetiştiği coğrafyanın kültürü doğrudan görülür. Kadınlar, erkekler, çocuklar, çobanlar, kağnılar… Tarlalar, ağaçlar, rüzgarlar, dalgalar… İstanbul, bütün ihtişamı, güzelliği ve karmaşasıyla… Bedri Rahmi Eyüboğlu, resimle şiiri birleştiren bir sanatçıdır. Onun resimlerini görmek, şiirlerini okumak gibidir. Aynı duyguyu, aynı yoğunlukta verebilmek ise sanırım sadece Eyüboğlu gibi birkaç sanatçının yapabileceği bir hünerdir.
Edebiyat ve resim ilişkisi özellikle üzerinde durulması gereken bir konudur. Bu yazıda, Bedri Rahmi’nin bir kitabı kısaca ele alınmıştır ve daha da konuşacak, tartışacak birçok şeyin olduğunu eklemek gerekir. Sadece Karadut 69 kitabı değil, resimlerin eklendiği, çağdaşı olan ve Cumhuriyet sonrasında basılmış bütün kitaplar tekrar tekrar incelenmelidir. Bu eserler, sadece edebiyatçılar için değil, ressamların üretimlerini anlayabilmemiz için de önemlidir.
Söz konusu kitapları değerli kılan bir diğer husus ise ressamların, eserlerini kitaplar aracılığıyla halka ulaştırabilmeleridir. Bu kitaplar sayesinde resimler, atölyelerden, galerilerden, müzelerden çıkıp akıllara bile gelmeyecek şehirlere, kasabalara, köylere ulaşabilmiştir. Böylece ressam için her daim izleyicisini bulan sergi alanlarına dönüşmüşlerdir.
KAYNAKÇA
Ozan, S. (2011). Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Şiirlerinde Görsellik, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Çolak, İ. A. (2017). Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Resim ve Edebiyatta Paylaşılan Ortak Dil, Basılmamış Doktora Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Kemal, Y. (1980). Küsmeyen Resimler, Milliyet Sanat Dergisi, 358, s. 32.
Dino, A. (1980). Deniz Küstü, Milliyet Sanat Dergisi, 358, s. 28.
Eyüboğlu, B.R. (1969). Karadut 69, Ankara: Bilgi Yayınevi.
Şerifoğlu, Ö. F. (2011). Bedri Rahmi Eyüboğlu, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı, s. 57-59.