Nisan19 , 2025

Sinemanın Kalbi Bir Kez Daha İstanbul’da Atıyor: 44. İstanbul Film Festivali Başladı

İlgili Yazılar

Tarihi, moda üzerinden okumak

Birbiriyle çelişiyor gibi görünse de modanın da bir sanat...

Özalp Birol: Pera Müzesini çok yönlü bir platform olarak görüyorum

Kültür-sanat hayatımızın önemli aktörlerinden ve sanat gündemini belirleyen kurumlardan...

Sinemanın Kalbi Bir Kez Daha İstanbul’da Atıyor: 44. İstanbul Film Festivali Başladı

Türkiye’nin en köklü ve prestijli film etkinliği olan İstanbul...

Genco Erkal’ın ardından: İnsan neyle yaşar…

Sinemada önemli başarılara imza atmış, tiyatroda olduğu gibi toplumsal...

Türk piyano mirasını koruyan ve geliştiren sanatçı: Hande Dalkılıç

Türk bestecilerini Türkiye ve dünyada yaptığı konserler ve CD’lerle...

PAYLAŞMAK GÜZELDİR!

Türkiye’nin en köklü ve prestijli film etkinliği olan İstanbul Film Festivali, bu yıl 44. kez sinemaseverlerle buluşuyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen festival, 11–22 Nisan 2025 tarihleri arasında İstanbul’un çeşitli noktalarında gerçekleştiriliyor. Festival, hem Türkiye’den hem de dünyadan yüzlerce film ve sinema profesyonelini ağırlayarak İstanbul’u 12 gün boyunca sinemanın başkentine dönüştürüyor.

Bu yılki festivalde toplam 139 uzun metrajlı film ve 15 kısa film, Atlas 1948, Beyoğlu Sineması, Kadıköy Sineması ve CineWAM gibi şehir genelindeki seçkin sinema salonlarında izleyiciyle buluşuyor. Programda kurmaca, belgesel, animasyon ve deneysel türlerde birçok yapım yer alırken, özellikle genç sinemacılara ve alternatif bakışlara alan açan “Yeni Bakışlar” bölümü büyük ilgi görüyor.

Festivalin en prestijli ödülü olan Altın Lale için yarışacak filmler arasında bu yıl Avrupa, Uzak Doğu ve Latin Amerika’dan dikkat çeken yapımlar yer alıyor. Aynı zamanda “Ulusal Yarışma” kapsamında Türkiye’den birçok yönetmen, ilk gösterimlerini bu festivalde yapma şansını elde ediyor.

İKSV Genel Müdürü Görgün Taner, festivalin açılışında yaptığı konuşmada, “İstanbul Film Festivali, yalnızca bir sinema etkinliği değil; farklı kültürlerin, hikâyelerin ve duyguların buluştuğu dev bir platformdur,” diyerek festivalin kültürel önemine dikkat çekti.

Festival boyunca düzenlenecek olan söyleşiler, atölye çalışmaları ve ustalık sınıfları, hem sinema öğrencileri hem de sektörel profesyoneller için büyük fırsatlar sunuyor. Usta yönetmenlerle yapılacak panellerde sinema dili, yapım süreçleri ve günümüz dünyasında sinemanın dönüşen yüzü masaya yatırılacak.

Bu yıl ayrıca, usta yönetmen Nuri Bilge Ceylan’a onur ödülü verilirken, festival kapsamında yönetmenin başyapıtları da özel gösterimlerle sinemaseverlerle buluşacak.

Festivalin biletleri İKSV’nin resmi web sitesi üzerinden satışa sunulurken, birçok gösterim kısa sürede tükendi. Yoğun talep karşısında bazı filmler için ek seanslar planlanıyor.

44. İstanbul Film Festivali, sinema tutkusunu paylaşmak isteyen herkesi, İstanbul’un farklı köşelerinde büyüleyici bir keşfe davet ediyor. Şehir bu günlerde sadece bir metropol değil; aynı zamanda sinemanın canlı, nefes alan sahnesi hâline geliyor.

Festival programı

44. İstanbul Film Festivali’nin programı oldukça zengin ve çeşitli bölümlerden oluşuyor. Festival, 11–22 Nisan 2025 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilecek ve toplamda 139 uzun metrajlı ile 15 kısa film gösterilecek.

🎬 Yarışmalı Bölümler

  • Altın Lale Yarışması: Ulusal ve uluslararası uzun metrajlı filmlerin yarıştığı bu bölüm, festivalin en prestijli ödülünü sunuyor.

  • Yeni Bakışlar: Yenilikçi anlatım teknikleriyle öne çıkan filmlerin yer aldığı bu bölüm, sinemanın farklı yönlerini keşfetmek isteyenler için ideal.

  • Kısa Film Yarışması: Genç ve bağımsız sinemacıların kısa metrajlı eserlerinin yarıştığı bu bölüm, yeni yetenekleri keşfetme fırsatı sunuyor.

🎥 Özel Gösterimler ve Bölümler

  • Retrospektif: Dag Johan Haugerud: Norveçli yönetmen Dag Johan Haugerud’un altı uzun metrajlı filmi, retrospektif bölümde izleyiciyle buluşacak.İKSV Film+1İKSV Film+1

  • Festivalin Özel Temaları: Belirli temalar etrafında seçilen filmler, izleyicilere farklı perspektifler sunmayı hedefliyor.

📍 Gösterim Mekanları

Festival kapsamında filmler, İstanbul’un çeşitli sinema salonlarında gösterilecek. Gösterimlerin tam listesi ve takvimi için festivalin resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Öne çıkan yapımlar

Manas

Yönetmen Marianna Brennand’ın on yıllık bir araştırmanın ardından çektiği ilk uzun metraj filmi Manas, Amazon’un kalbinde kuşaklar boyunca süregelen bir sistemin gölgesinde büyüyen genç bir kızın hikâyesini anlatıyor. Marcielle’in, kadınları saran baskıcı düzene karşı verdiği kararlı direnişi anlatının merkezine yerleştiren filmin yapımcılığını Walter Salles ve Luc Dardenne gibi usta isimler üstlenirken, başrolde genç oyuncu Jamilli Correa yer alıyor. Venedik Günleri’nde “En İyi Film” ödülüne layık görülen ve Rio de Janeiro Uluslararası Film Festivali’nden “Jüri Özel Ödülü”yle dönen film, Brennand’ı dünya sinema sahnesine güçlü bir şekilde taşıyor.

Black Dog

Yönetmen Guan Hu’nun imzasını taşıyan Black Dog, insan ve hayvan dostluğuna dair bilindik bir anlatıyı, Gobi Çölü’nün sert coğrafyasında farklı boyutlara taşıyor. Kasabayı başıboş köpeklerden temizlemek için belediye ekipleriyle birlikte çalışan eski mahkûm Lang’in bir sokak köpeğiyle kurduğu ilişkiyi anlatan film, 77. Cannes Film Festivali’nde “Belirli Bir Bakış Ödülü”nün sahibi olmuş ve Varşova Film Festivali’nde “En İyi Film” ödülüne layık görülmüştü.

Eno

U2, Coldplay ve David Bowie gibi efsane isimlerin kariyerinde kilit rol oynayan müzikal deha Brian Eno’nun yaratıcı sürecine ve kariyerine yakın bir bakış sunan Eno, belgesel türünde sınırları zorlayan bir yapım. Yönetmen Gary Hustwit’in imzasını taşıyan bu eser, Eno’nun bugüne dek hiç yayımlanmamış görüntüleriyle ve müzikleriyle izleyiciye her seferinde farklı bir deneyim vaat ediyor. Özel olarak geliştirilen bir yazılım sayesinde her gösterimde farklı bir kurguya sahip olan film, geleneksel belgesel kodlarını yapı-bozuma uğratan bir yapım olarak merak uyandırıyor.

Mr. K

Yönetmen Tallulah Hazekamp Schwab imzalı Mr. K, Franz Kafka’nın Şato romanından ilham alarak izleyiciyi hem eğlenceli hem de rahatsız edici bir kâbusun içine çekiyor. Hollanda, Norveç ve Belçika ortak yapımı olan film, bir geceliğine geldiği otelden çıkış yolunu bulamayan gezgin sihirbaz Bay K’nin, gittikçe karmaşıklaşan Kafkavari bir labirente hapsolmasını konu alıyor. Imagine Fantastik Film Festivali’nde “En İyi Fantastik Uzun Metraj Film” ödülüne layık görülen yapım, sürükleyici anlatımıyla ve görsel yaratıcılığıyla öne çıkıyor.

Xoftex

Yönetmen Noaz Deshe’nin imzasını taşıyan Xoftex, mülteci kamplarının sert gerçekliğini, komedi skeçlerinden zombi filmi fantezilerine uzanan yaratıcı bir sinema diliyle harmanlıyor. Almanya ve Fransa ortak yapımı olan film, Yunanistan’daki bir mülteci kampında iltica başvurularının sonuçlanmasını beklerken amatör korku filmleri çeken Filistinli-Suriyeli genç Nasır ile ağabeyi Yasin’in hikâyesini odağına alıyor. Geçtiğimiz sene Selanik Film Festivali’nde “En İyi Yönetmen” ödülüne layık görülen film, yaşam ve ölüm arasındaki sıkışmışlık üzerine güçlü bir sinemasal deneyim vaat ediyor.

The Damned

Roberto Minervini’nin yönettiği The Damned, Western unsurlarını barındıran savaş karşıtı bir yapım olarak dikkat çekiyor. 1862 yılında, Amerikan İç Savaşı’nın şiddetini artırdığı bir dönemde geçen film, kuzeyli Birlik Ordusu’na bağlı gönüllü bir askeri birliğin keşfedilmemiş sınır bölgelerine gönderilmesini konu alıyor. Görsel meziyetleriyle dikkat çeken film, 77. Cannes Film Festivali’nde “Belirli Bir Bakış” bölümünde “En İyi Yönetmen” ödülünün sahibi olmuştu.

Higher Than Acidic Clouds

Disappearance (2017) ve Until Tomorrow (2022) gibi ödüllü filmleriyle tanıdığımız Ali Asgari’nin son filmi Higher than Acidic Clouds, sansürün gölgesinde sanatçı olma deneyimini sorgulayan çarpıcı bir yapım olarak dikkat çekiyor. Terrestrial Verses (2023) filminin Cannes Film Festivali’ndeki prömiyeri sonrasında İranlı yetkililer tarafından seyahat yasağına çarptırılan ve evine yapılan baskınla çekimlerinin yer aldığı hard disklerine el koyulan Asgari’nin otobiyografik hikâyesini anlatan film, IDFA’de “En İyi Belgesel – Envision” ödülüne layık görülmüştü.

Happy Holidays

Hayfa’da yolları kesişen Arap ve Yahudi dört kişinin- Rami, annesi Hanan, kız kardeşi Fifi ve sevgilisinin kız kardeşi Miri- hikâyesini ele alan Happy Holidays, seyirciyi sırlarla, yalanlarla ve aile içindeki gerilimlerle örülmüş bir hayatın içine davet ediyor. Ajami (2010) filmiyle İnsan Hakları Ödülü kazanan Scandar Copt’ın ikinci uzun metrajı olan film, bir kaza sonrasında kaderleri birbirine bağlanan insanların hayatına ışık tutuyor. 81. Venedik Film Festivali’nden “En İyi Senaryo” ödülüyle dönen film, Selanik Film Festivali’nde de “En İyi Film” ödülünün sahibi olmuştu.

Familiar Touch

Sarah Friedland’ın ikinci uzun metraj filmi Familiar Touch, artık destekli yaşama geçmek zorunda kalan, tamamen yabancı bir mekâna yerleşirken hafızası, benliği ve arzuları da dönüşüm geçiren seksenli yaşlarındaki bir kadının hayatındaki büyük değişimi anlatıyor. 81. Venedik Film Festivali’nde “En İyi Yönetmen” ödülünün yanı sıra başrolü üstlenen Kathleen Chalfant’a “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü de getiren film, oyunculuk performanslarıyla övgü topluyor.

Peaches Goes Bananas

Feminist sanatçı Peaches’in enerjik ve kışkırtıcı kişiliğini ekrana taşıyan bir belgesel olarak öne çıkan ve prömiyerini Venedik Film Günleri’nde gerçekleştiren Peaches Goes BananasThe Ballad of Genesis and Lady Jaye (2011) gibi kalburüstü belgesel filmleriyle tanıdığımız Marie Losier’in imzasını taşıyor. Çekimleri on yedi yıl süren film, sahnedeki coşkulu performanslarından kız kardeşiyle olan yakın ilişkisine kadar uzanan bir yelpazede, tabuları yıkan efsanevi sanatçının hayatına yakın bir bakış sunuyor.