Türk bestecilerini Türkiye ve dünyada yaptığı konserler ve CD’lerle tanıtarak birçok bestecimizin eserlerinin ilk seslendirme ve kayıtlarını yapmasıyla Türk piyano mirasını koruyan ve geliştiren sanatçı, tanınan piyano virtüözü Hande Dalkılıç şimdi de sadece sol elle çaldığı çok sesli müzik albümü My Left Hand (Sol Elim) albümünü hazırladı. Dünyada benzerine nadir rastlanan bu albümün detaylarını Dalkılıç ile konuştuk.
SÖYLEŞİ: ZEYNEP ATAGÜN
Piyano virtüözü Hande Dalkılıç, uluslararası bir sanatçı olmanın yanı sıra Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Piyano Ana Sanat Dalı Bölüm Başkanı. Dalkılıç, sanat kariyerinde belki de en çok “zor hedefleri” seviyor. Bu yüzden müzik kariyerinde çıkardığı birçok albüm farklı yönleriyle “ilk olma” özelliği taşıyor. Bunlardan en sonuncusu ise sadece sol el ile çalınan eserlerin kaydedildiği Sol elim albümü oldu.
Piyanistler için tek elle seslendirme yapmak çok zor olmalı. Siz ise bunu kaydederek albüm yaptınız. Süreç nasıl gelişti?
Dünyada, sol el için yazılan eserlerin bir arada olduğu albüm çok nadir bulunuyor. Piyanistlerde sol el her zaman daha zayıftır. Sağ el daha güçlüdür zira eğitim hayatı boyunca eserler sağ elde hep işlek olarak gelişmiştir. Sol el, eşlik görevi görmesi sebebiyle sağ el kadar rahat değildir. Bu eserlerde çok seslilik yani polifonik bir perspektif sadece sol ile yaratılıyor. Piyanistin icrası doğru perspektifle yaratılmış ise dinleyici gözünü kapattığında bu söz konusu eserleri iki el çalıyormuş gibi duyuyor. Dinleyici tek elle böyle çok sesli bir şey dinleyince şaşırıyor.
Sanatçı, Moszkowski’nn sol el için etütlerinden birini çalışma sırasında.
SOL ELE ALIŞMAM BİR YIL SÜRDÜ
Sol elle çalma fikri ilk ne zaman, nasıl oluştu?
Çok önceleri, yelken sporu yaparken halat çekme sırasında sağ elimin tendonları yırtılmıştı. Pandemi döneminde bunun nörolojik etkileriortaya çıktı. Biraz yükü azaltmak ve süreci farklı sürdürmek amacıyla Ravel’in sol el için yazdığı piyano konçertosunu incelemek istedim. Bu işin öncüsü Ravel’in eseridir çünkü. Konçerto orkestrayla çalındığı için sol el eserleriyle ilgili solo bir program olsa acaba nasıl olur, bu alanda neler var, diye baktım. Benim için de zor bir hedef olacaktı. Gerçekten alanında ilk olacak bir şeydi. Zorluğunu da bu arayışın ortasına geldiğimde fark ettim ancak geri dönmek için çok geçti.
En çok zorlandığınız nokta neresi oldu?
Resimdeki perspektifi düşünün. Arkadaki objeler küçük, öndekilerde büyük bir perspektif vardır. Bunu müzikte de yapıyoruz ve iki elle piyanoda böyle bir perspektifi yaratmak zorundayız. Tek ve zayıf olan elle bunu yapınca sol elde çok büyük zorluklar oluyor. Solak bile olsanız bir piyanistin daha az gelişmiş eli bu. Benim bu yapıya alışmam bir yıl sürdü. Eserleri ilk okuduğumda hep notaya baktığım için piyanodaki el pozisyonunu görmediğimden sol elimi sakatlıyordum neredeyse. Çünkü el garip pozisyonlar alıyordu. Sadece okurken bunu yaşadım. Ezberlemeye başladığımda elin pozisyonlarını görüp yakaladım ve düzelttim. Ondan sonra daha sağlıklı ve doğru bir icraya döndü.
Sadece sol elle çalarken ne hissediyorsunuz?
İlk konseri Boston’da “My Left Hand” adı altında yaptım. O konsere çıktığımda sağ elimin olmamasını çok yadırgamıştım. Halbuki tek elle öğrenilmiş bir eserde zaten diğerini aramazsınız.O konserde büyük bir yalnızlık vardı. Sonradan beyin o ele adapte oluyor. Ama alışması çok uzun sürüyor özellikle sahnede. Halen bile konserlerde huzurlu olmadığım anlar olabiliyor.
Konserlerin ardından tüm bunları albüme dönüştürmek isteği nasıl oluştu?
Benim uzun süre konserlerini yaptığım eserler albüme dönüşüyor. Türk bestecilerin ilk icralarının da yer aldığı CD’ler kaydettim. Dijital müzik platformlarının hepsinde albümlerim var. Daha sonra “My Favorite Romantics” adıyla çıkardığım albümde liseden bu yana çok sevdiğim ve konserlerde çaldığım Chopin, Liszt, Gottschalk gibi bestecilerin eserlerini seslendirdim. Şimdi de ilk kez uluslararası bestecilerden oluşan ama sol elle çalınan eserlerin olduğu bir albüm kaydettim. Bu eserler dünyada ayrı ayrı kaydedilmişler ancak bir arada sunulmamışlar. Türkiye’de de bu uzunlukta bir çalışma ilk kez yapılıyor.
Hande Dalkılıç, 4. Uluslararası Piyano Günleri’nde.
KARİYERİME FARKLI BİR YENİLİK KATTIM
Albümde kimlerin eserlerine yer verdiniz?
Moszkowski’nin 12 Etüt’ü, Alman besteci Reinecke’nin Sonatı, Rus Besteci Scriabin’in Prelüd ve Noktürn’ü olmak üzere üç romantik bestecinin eserlerini kaydettim.
İlk kez bu eserlerin hepsinin bir arada olduğu bir kayıt yapıldı. Bu albümün kaydı da çok zor oldu. Diyebilirim ki tek elle, saatler süren bir kayıt programı çok zordu.
Peki, besteciler neden böyle bir yönteme ihtiyaç duyuyor?
Besteciler, işlek olan sağ ellerinde sakatlanma olduğu bir süreçte böyle bir üretim yapabiliyorlar. Ya dabazen sol eli geliştirmek için de yazabiliyorlar. Mesela Reinecke, tamamen müzik olarak yazmış, özel bir amacı yok. Ancak Scriabin, bir çalışma sırasında sağ elini incittiği bir dönemde bu besteleri yapmış. Keza Moszkowski de hem sol elini geliştirmek hem de sağ elinin nörolojik bir sorunla iptal olmasından kaynaklı bir durum nedeniyle bu alana yönleniyor.
Çok uzun süreler tek elle piyano çalmak o ele zarar vermiyor mu?
Tamamen bu şekilde konserler vermek çok zor. Amerikalı piyanist ve şef Leon Fleisher, sağ elini tam kullanamadığı için sol eliyle seslendirdiği konserlerle ilgili, “Bütün bir gece tek elle çalmak çok zordur, iki el çalarken biri dinlenir ve birbirini destekler ancak tüm gece tek elle çaldığınızda beş parmağın her biri hayati önem taşıyor” demiştir. Tabii, benim için bu yenilikle farklı bir noktadan müzik kariyerime devam etmiş oldum. Türk bestecilerini, normal olarak yani iki elle seslendirmeye de devam ediyorum.
Konya Güzel Sanatlar Lisesi öğrencilerinin Hande Dalkılıç adına düzenlediği piyano festivalinde öğrenciler kurulan stantlarda harika üretimlerin yanı sıra Schubert, Mozart Saygun, Chopin gibi bestecileri ve ülkemizin tanınmış piyanistlerini kostümleriyle ve hayat hikayeleriyle canlandırıldı.
SPORCULAR VE SANATÇILARIN YOLU AYNI
Kız kardeşiniz Yasemin Dalkılıç, dünya serbest dalış rekortmeni. Zorluklara olan ilgi sizde aileden mi geliyor?
2011 yılında bir konser öncesinde sağ ayağımı kırmıştım. Üç hafta içinde sahneye çıkmam gerekiyordu. Piyanoda iki pedal vardır ve ikisi de önemlidir. Sol pedaldan fedakarlık edip sol ayağıma sağ pedalı öğretip konsere çıkmıştım. Sağ ayağım alçılıydı. Yıllarca öğrenmiş olduğunuz pedalı ayak değiştirerek çalmaya alışmak gerçekten zordur. Bu olay bende çok ciddi kulak gelişimi de sağladı. Sonuç olarak bir sorun çıkması beni durdurmuyor. Müziğime devam etmek için daima bir çözüm bulurum.
Dediğiniz gibi kız kardeşim dalış rekortmeni. Ben 1999’da Ahmed Adnan Saygun eserleriyle ilk albümüme hazırlanırken Yasemin de ilk dünya rekoruna hazırlanıyordu. Bir sporcu nasıl bir disiplinle çalışıyorsa ben de aynı şekilde çalışıyordum. Saygun’un on etüdünü, dünya prömiyeri sonatınıkaydetmek ciddi bir performans ve beyin gücü gerektiriyordu. Aynı bir sporcunun antrenmanları gibi. İkimiz de fiziksel ve psikolojik antrenmanda aynı gereksinimleri paylaşıyorduk.
Sonuç olarak sporcular ve aktif sanatçıların beslenmesinden tutun antrenmanına, uykusuna kadar süreçleri aynı gidiyor diyebiliriz.
Başarının kilit noktası disiplin diyebilir miyiz?
Disiplinin yanı sıra zamanı doğru kullanmak, cesaret ve istektir. İnanmak çok önemli. Ben, pesimist biriyimdir aslında. Olaya girerken “Yaparım” diye başlasam da önce negatiflere bakarım. Sonra onları elerim, öyle karar verip devam ederim. Çok gerçekçi biriyimdir. Hatta hemen olumsuz veyakötü şeyleri görüyorum diye eleştirirler beni.
PİYANİSTLER İÇİN DERNEK KURULDU
Eylül ayında Türkiye’de daha önce bulunmayan bir oluşum olan Piyanist Eğitimciler Derneğini kurdunuz. Derneğin çalışmaları ne yönde olacak?
Türkiye’de daha önce sadece piyanistlere yönelik bir dernek yoktu. “PİYANODER” adı altında, Avrupa Piyanist ve Eğitimciler Birliğini de (EPTA Türkiye) temsil edecek bir dernek kurduk. Derneği, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarından Doç. Tutu Aydınoğlu ve Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesinden Dr. Öğretim Üyesi Gülbahar Urhan ile birlikte kurduk. Özellikle müzik eğitimcilerini ve öğretmenlerini daha üst seviyeye çıkarabilme, profesyonel piyano eğitiminin nasıl oluştuğu konusunda bilgilendirme ve bu kişileri de alanında yükseltme amacıyla kurulmuş bir dernek. Müzik öğretmenliğiyle konservatuvar eğitimi almış icracılık, farklı alanlar. Müzik eğitimcileri, öğretmenleri, sahne sanatçısı veya bunları konservatuvarlarda yetiştiren piyanistlerden (dünyada ve Avrupa’daki gelişmelerden) biraz uzak kalıyorlar. Uluslararası arenada onların kaynaştırılması, teknik konuların konuşulması, ustalık sınıfı eğitimleri vermek, piyano yarışmaları yapmak gibi uzun dönemli hedefleri var derneğin.
SOLO RESİTALLER DEVAM EDİYOR
Önümüzdeki dönemlerde bizi başka hangi çalışmalarınız bekliyor?
Solo resitallere devam ediyorum. Önümüzdeki konserlerde tanınmış gitarist Ahmet Kanneci ile ikili yurt dışı konserlerimiz olacak. Ama bu sene beni en çok heyecanlandıran, piyanist Serla Balkarlı’yla ikili piyano resitallerimize başlayacak olmamız. Eskişehir’de 5 Aralık’ta Anadolu Üniversitesinin gelenekselleşen piyano festivalinde olacağız. Dinleyiciler biziCem Oslu’nun, Sarı Gelin-Mavilim-Burçak Tarlası adlı iki piyano düzenlemesiyle çektiğimiz klipte çok sevmişti.Devamı gelsin, diyenler çoktu. Şimdi tekrar harika bir programla bir aradayız.